ABD Merkez Bankası’nın tahvil
alımlarını yakın bir gelecekte azaltabileceğine dair verdiği sinyaller Mayıs
ayından itibaren gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına yol açmıştır.
Küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini korurken küresel
büyümeye dair tahminler aşağı yönlü güncellenmektedir. ABD ekonomisindeki
istikrarlı büyümeye rağmen, gerek Euro Bölgesi ekonomilerindeki zayıf seyir
gerekse gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama eğilimi sürmektedir.
2012 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren enflasyon görünümünün
iyileşmesi ve sermaye girişlerinin güçlenmesi nedeniyle TCMB kademeli olarak
parasal genişlemeye gitmiştir.
2013 yılının Mayıs ayına kadar kısa vadeli faiz oranları daha
düşük seviyelere indirilirken TCMB ortalama fonlama faizi düşürülmüştür. Ayrıca
sermaye girişlerinin finansal istikrar üzerindeki olumsuz etkilerinin
azaltılması amacıyla da Rezerv Opsiyonu Katsayıları (ROK) kademeli olarak
artırılmıştır.
Mayıs ayının sonlarından itibaren yaşanan gelişmeler para
politikası duruşunun değiştirilmesini gerektirmiştir. Bu dönemde küresel para
politikalarına dair artan belirsizliklerin hızlı sermaye çıkışlarına, Türk
lirasında aşırı değer kaybına ve finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açması
üzerine TCMB piyasaya verdiği likiditenin kompozisyonunu değiştirerek likidite
politikasını sıkılaştırmıştır.
Kurul, enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana
kadar para politikasının temkinli duruşunun korunacağını belirterek
gerektiğinde ek parasal sıkılaştırmaya gidilebileceğini ifade etmiştir.
Küresel
Ekonomideki Belirsizlikler Devam Ediyor…
Öte yandan Kurul, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve
sermaye akımlarındaki oynaklığın devam ettiğine dikkat çekerek Türk lirası
likidite politikasının esnekliğinin artırılmasına karar vermiştir.
Son dönemde kredi faizleri de yukarı yönlü bir hareket
göstermiştir. Likidite koşullarına daha hızlı tepki veren ticari kredi
faizlerinde daha belirgin bir artış gözlenirken tüketici kredisi faizlerindeki
artış daha sınırlı olmuştur.
Öte yandan, bankaların Türk lirası fonlama maliyetini temsil
eden mevduat, para takası ve TCMB ortalama fonlama faizi ile bankalarca ihraç
edilen bono/tahvil faizleri de yükseliş göstermiştir
Finansal piyasalardaki belirsizliğin artmasına bağlı olarak
hem kredi arzının hem de kredi talebinin büyüme hızlarında bir miktar yavaşlama
gözlenebilecektir. Bununla birlikte 2013 yılı sonu itibarıyla kredilerin yıllık
büyümesinin referans oranın (%15) üzerinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Enflasyon 2013 yılının ikinci çeyreğinde öngörülenin üzerinde
bir artış göstererek çeyrek sonu itibarıyla yüzde 8,3 düzeyinde
gerçekleşmiştir. Enflasyonun beklenenden yüksek seyretmesinde esas olarak Nisan
Enflasyon Raporu’nda yukarı yönlü risk oluşturduğu vurgulanan işlenmemiş gıda fiyatlarındaki
gelişmeler belirleyici olmuştur.
Döviz kuru gelişmelerinin temel mal grubu fiyatları
üzerindeki etkileri henüz gözlenmezken, temel enflasyon göstergeleri ikinci
çeyrekte yatay bir görünüm sergilemiştir.
Finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, yılın ikinci
yarısında iç talebin Nisan Enflasyon Raporu’nda öngörülene kıyasla daha zayıf
seyretmesine neden olabilecektir.
Küresel
Büyümeye İlişkin Tahminler Aşağı Çekiliyor…
2013 yılının ikinci çeyreğinde dış talep zayıf seyrini
korumuştur. Bu dönemde Euro Bölgesi iktisadi faaliyetindeki yavaşlama devam
ederken küresel büyümeye ilişkin tahminler aşağı çekilmiştir.
Nisan ayında 103 ABD doları olarak belirlenen 2013 yılı
ortalama petrol fiyatı varsayımı, yukarı yönlü güncellenerek 107 ABD dolarına
yükseltilmiştir. Temelde döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki gelişmeler göz
önüne alınarak 2013 yıl sonu enflasyon tahminini 0,8 puan, 2014 tahminini ise
0,2 puan yukarı yönlü güncellenmiştir.
Son dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen olumsuz
seyrin geçici olacağı ve fiyatların Ağustos ayından itibaren kademeli olarak
normalleşeceği varsayılmıştır.
2013
yılsonu Enflasyon Beklentisi %6,2
Politikasının genel olarak sıkı tutulduğu, faiz koridorunun
gerektiğinde aktif olarak kullanıldığı ve kredilerin yıllık büyüme oranının
2014 yılının ortalarında yüzde 15 düzeyine indiği varsayılmıştır. Bu çerçevede
enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2013 yılı sonunda yüzde 5,2 ile yüzde 7,2
aralığında (orta noktası yüzde 6,2), 2014 yılı sonunda ise yüzde 3,3 ile yüzde
6,7 aralığında (orta noktası yüzde 5,0) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı
Öngörülmektedir.
Küresel ekonomideki kırılganlığa ve küresel düzeyde para
politikalarına ilişkin artan belirsizliklere bağlı olarak sermaye akımlarındaki
oynaklığın devam etmesi esnek bir politika çerçevesini gerekli kılmaktadır. Bu
çerçevede önümüzdeki dönemde küresel likidite koşulları para politikası
üzerinde belirgin rol oynayacaktır.
Enflasyon ve finansal istikrar görünümü üzerinde oluşabilecek
risklere karşı ,TCMB döviz kurundaki aşırı oynaklığı azaltmak amacıyla faiz
koridorunu ve diğer para politikası araçlarını etkin bir şekilde kullanacaktır.
Küresel ekonomideki toparlanmanın gecikmesi ve bunun
sonucunda gelişmiş ülke merkez bankalarının uzunca bir süre miktarsal
genişlemeye devam etmesi durumunda ise; TCMB Türk lirası
likiditesini bollaştırarak kısa vadeli faiz oranlarını düşük
düzeylerde tutarken zorunlu karşılıklar ve Rezerv Opsiyonu Mekanizması
aracılığıyla hızlı sermaye girişlerinin finansal istikrar üzerindeki olumsuz
etkilerini sınırlayacaktır.
Küresel
Büyüme Yavaşlıyor…
Geçtiğimiz üç aylık dönemde
açıklanan veriler, küresel iktisadi faaliyetin yılın ilk çeyreğinde zayıf
seyrettiğine ve bu seyrin yılın ikinci çeyreğinde de devam ettiğine işaret
etmektedir. Söz konusu zayıf seyirde gelişmekte olan ülkelerin olumsuz büyüme
performansı belirleyici olurken, Euro Bölgesi’nde
devam etmekte olan durgunluk ve Çin ekonomisinde gözlenen
yavaşlama küresel büyümeyi aşağı çeken başlıca unsurlar olmuştur.
Türkiye’nin ihracatı içinde önemli paya sahip ülkelerin
büyüme oranları da söz konusu dönemde gerilemeye devam ederek zayıf görünümünü
korumuştur. Olumsuz seyreden küresel büyüme performansının önümüzdeki dönemde
de sürerek Türkiye’nin dış talebini baskılamaya devam edeceği öngörülmektedir.
Sermaye çıkışları yaşayan gelişmekte olan ülke para
birimlerinin değer kaybetmesine bağlı olarak enflasyon bekleyişlerinde
gözlenebilecek olası bozulmaların enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı
oluşturabileceği değerlendirilmektedir.
Mayıs ayı sonunda Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed), tahvil
alımlarını yakın gelecekte sınırlandırma ve daha sonra da tamamen sonlandırma
yönünde verdiği sinyaller nedeniyle küresel risk iştahının düştüğü, gelişmekte
olan ülke finansal piyasalarında belirsizliğin ve sermaye akımlarının
oynaklığının belirgin olarak arttığı gözlenmiştir.
Gelişmekte
Olan Ülkelerde Parasal Sıkılaştırmalar Görülebilir…
Halihazırda gelişmekte olan ülkelerde görülen sermaye
çıkışlarının önümüzdeki dönemde de devam etmesi durumunda, bu ülkelerin para
politikalarında muhtemel sıkılaşmalar gözlenebilecektir.
Fed’in önümüzdeki dönem tahvil alımlarına ilişkin duruşunun,
küresel para politikasının önümüzdeki dönem seyri ve dolayısıyla küresel büyüme
görünümü üzerinde büyük oranda belirleyici olacağı değerlendirilmektedir.
Büyük ölçüde özel sektör tüketim harcamalarına bağlı olarak
yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,8 oranında (yıllıklandırılmış) büyüme kaydeden ABD
ekonomisinin, yılın ikinci çeyreğinde de büyümeye devam edeceği tahmin
edilmektedir.
Avrupa’da
Resesyon Devam Ediyor…
Euro Bölgesi’nde yaşanan iktisadi daralma süreci, yılın ilk
üç aylık döneminde de devam etmiş ve bu dönemde GSYİH bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 1,1 oranında gerilemiştir.
Gelişmekte olan ekonomiler içerisinde ise Çin, yılın ilk
çeyreğinde kaydetmiş olduğu yüzde 7,7’lik büyümenin ardından yavaşlamaya devam
etmiş ve ikinci çeyrekte yüzde 7,5 oranında büyümüştür. 2013 yıl sonu
itibarıyla, Çin ekonomisinin, yüzde 7,5’lik büyüme hedefinin altında kalma
olasılığının belirgin olarak artmış olduğu değerlendirilmektedir. Hedefin
altında kalınması durumunda, Çin’in, 15 yıl once yaşanmış olan Asya finansal
krizinden bu yana ilk kez yıllık büyüme hedefinin altında kalacak olması dikkat
çekicidir.
2013 yılına ilişkin Consensus Forecasts büyüme tahminlerinin
Temmuz ayında, bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre belirgin bir şekilde
aşağı yönlü güncellendiği görülmektedir.
2013 yılının ikinci çeyreğinde enerji fiyatları yüzde 4,7,
endüstriyel metal fiyatları yüzde 9,8, tarım fiyatları yüzde 12, değerli metal
fiyatları ise yüzde 23,8 oranında düşüş kaydetmiştir.
Başta Çin ekonomisindeki yavaşlama olmak üzere küresel
iktisadi faaliyetin zayıf seyrine yönelik göstergeler ve Fed’in önümüzdeki
dönem para politikası seyrine ilişkin yapmış olduğu açıklamalar, petrol
fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmaktadır. ABD ham petrol
üretimindeki artışa bağlı olarak stoklarının yüksek seviyelerde seyretmesi de
petrol fiyatları açısından olumlu bir görünüm oluşturmaktadır. Bununla
birlikte, halen sürmekte olan ortadoğu kaynaklı politik riskler, petrol arzına
yönelik kaygı oluşturabilecek bir unsur olarak dikkatle izlenmektedir.
Küresel enflasyon tahminlerine bakıldığında, aşağı yönlü
güncellenen büyüme tahminlerine paralel olarak, gerek 2013 gerekse 2014 yıl
sonuna ilişkin enflasyon tahminlerinin de, çoğunlukla, aşağı yönlü
güncellendiği görülmektedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder