Sayfalar

Bu Blogda Ara

mco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Aralık 2023 Cumartesi

Türkiye Ekonomisi için CDS Düşüşünün ve Moody's Kararının Gizli Anlamları


Türkiye'nin CDS Seviyesinde Son Durum!

Ekonomi dünyasında, bazen beklenmedik gelişmeler, gerçekten ne olup bittiğini anlamak isteyenler için altın değerinde fırsatlar sunar. Türkiye'nin 5 yıllık CDS seviyesinin 285'e düşmesi ve Moody's'in beklenen kredi notu güncellemesini yapmaması, bu türden bir olay. Bu iki önemli gelişme, Türkiye ekonomisinin güncel durumu ve geleceği hakkında ne anlatıyor?

Moody's, Türkiye'nin Kredi Notunu Değiştirmedi!

Kredi Temerrüt Takası (CDS), bir ülkenin ya da şirketin borcunu ödeyememe riskini ifade eden bir göstergedir. Düşük CDS seviyeleri, yatırımcıların o ülkeye olan güveninin yüksek olduğunu gösterir. Türkiye'nin CDS seviyesinin 285'e düşmesi, uluslararası yatırımcıların gözünde Türkiye'nin kredi riskinin azaldığını ve ekonomik istikrarın arttığını gösteriyor. Bu durum, ekonomik göstergeler açısından olumlu bir işaret olarak kabul edilir.

Moody's'in Türkiye Kredi Notu Kararının Ardındaki Gerçekler

Kredi derecelendirme ajansı Moody's'in, Türkiye'nin kredi notunu güncellememesi piyasalarda bazı soru işaretleri yarattı. Moody's, en son Türkiye'nin kredi notunu "B3" seviyesinde ve görünümünü "durağan" olarak belirlemişti. Bu durum, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu zorlukları ve potansiyel riskleri göz önünde bulundurarak yatırımcılara temkinli bir mesaj veriyor.

Türkiye Ekonomisi için CDS Düşüşünün ve Moody's Kararının Anlamı

Türkiye'nin ekonomik geleceği, hem yerel hem de uluslararası aktörler için kritik bir öneme sahip. CDS seviyelerindeki düşüş ve Moody's'in kredi notu kararı, Türkiye ekonomisine dair karmaşık bir tablo sunuyor. Yatırımcılar ve politika yapıcılar için bu durum, ekonomik stratejilerini gözden geçirme ve geleceğe dair sağlam adımlar atma fırsatı sunuyor. Türkiye ekonomisinin ilerleyen dönemlerde nasıl bir yol izleyeceği, yapılan reformlar ve uluslararası ekonomik koşullarla yakından ilişkili olacak.

Sonuç:

CDS seviyelerindeki düşüş, Türkiye ekonomisinde olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, Moody's'in kredi notunu değerlendirmemiş olması, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu riskleri de gösteriyor. Türkiye ekonomisinin geleceği için daha net bir tablo çizmek için, yapılan reformların ve uluslararası ekonomik koşulların yakından takip edilmesi gerekiyor.

26 Ekim 2010 Salı

Kariyer Danışmanlık Firmaları

Kariyer Danışmalık firmaları kadar lüzumsuz şirketler yoktur. Neden diye soranlara aşağıdaki yazıyı okutuyorum. Buyrun siz de okuyun, İ.K., İ.K. olalı böyle zulüm görmemiştir.

Firmanın adı; ADECCO, levent sanayi mah. olan binasında 2008 ekim aylarında yaşanan bir

O dönemde yeni mezun olmuştum, boşta kalmayayım kriz dönemini kapağı bir yere atarak bir-iki sene tecrübe kazanmak ve sonra "mutlaka ayrılma" maksadıyla garanti bankasının açmış olduğu "gişe asistanlığı" pozisyonuna başvurmuştum. O dönemde bankanın yetkili işe alım firması ADECCO tarafından davet edildim. Akşam 4 sularıydı, leventteki binaya gittim, beni birebir mülakata çağırdıklarını düşündüm yaklaşık 50 kişinin sıkış tepiş oturtulduğu bir sınıfa götürüldüm. Meğer sınav ve mülakat aynı anda yapılacakmış orada öğrendim. Neyse sıkış tepiş oturulduğumuz gayet havasız bir sınıf içinde arka arkaya 3 farklı yazılı sınav(test) olduk. Her bir test sonucu hemen değerlendirilip sınıf mevcudu yarıya indiriliyor ismi okunan sınıfta kalıyor, geri kalanına ise, teşekkür edilip gönderiliyorlardı. Yeni mezun olduğumdan mıdır nedir, hayatımda bu kadar acımasızlık görmemiştim. Hadi ben pek sallamıodum bu pozisyonu ama oraya gerçekten ihtiyacı olan insanlar mutlaka gelmiş olmalıydı.

Neyse devam edeyim,,

Her yazılı sınavda mevcut yarı yarıya indiriliyordu, o kadar da önemli sınavda deildi aslında kişilik testi, genel-kültür vardı sanırım bir de dikkat testi>> 120 sorudan oluşan 5 dk da çözmeniz istenen birşeydi. Yanyana yazılmış 15-20 haneli sayıların benzer olanları bulmanız isteniyordu. Her sınavdan sonra mevcut 50 - 25 - 10 kişiye indirildi. Sonra toplu mülakat yapılacağı söylendi. Şuan tam hatırlamıyorum ama bir konu verdiler ve tartışmamızı istediler. Tartıştık, konuştuk.. 5 dk sonra geldiler ve ismini okuduklarımız kalsın diğerlerine teşekkür ederiz dediler. 5 kişiyi daha elemişlerdi ve sınıfta 5 kişi kaldık. Daha sonra bir konu daha verdiler ve tekrar bu konu hakkında tartıştık fikirlerimizi ortaya koyduk(tam hatırlamıyorum konuyu). Tüm bunlardan sonra aramızdan 2 kişiyi daha yolladılar. Kala kala 3 kişi kaldık.

Tüm bunlar 1 buçuk saat içinde gerçekleşti. Daha sonra üçümüzü bire bir mülakata aldılar. Diğer 2 kızla görüştüler ve beni en son aldılar. Diğer kızlarla ne konuştular bilmiyorum ama beni en son aldıklarından muhabbet baya sohbet havasında geçti. Mülakatın gayet olumlu olduğunu söylediler. Hatta hangi şubede çalışacağım dahi söylendi. Ama sonuçların burdan garanti bankasına yollanacağını, onlardan cvp geldikten sonra benle irtibata geçileceğini söylediler.

Sonuç sizce ne olmuş olabilir.???? Gören de bankaya haybeden bi gişe görevlisi değilde nasa'ya astronot alıolar zannedecek:):)

Onlar bana dönene kadar ben başka bir bankadan teklif aldım. Hani şu ülke batar ama o banka batmaz denen bankada, sanırım anlamışsınızdır reklam yapmaya gerek yok:):)

Bu arada ben bu bankaya girdikten sonra ADECCO'dan bir mail aldım,

Okuyunca afedersiniz ama "YUH BE ! " demeyen olursa beri gelsin:)

Aynen aktarıyorum..........

Adecco Danışmanlık Firması tarafından Garanti Bankası adına yürütülen Gişe Asistanlığı pozisyonu için gerçekleştirdiğiniz sınav ve mülakat süreci neticesinde; Garanti Bankası ile mülakat gerçekleştirilmek üzere havuza alınmıştınız.

Garanti Bankası, işe alım sınav ve mülakat süreçlerinde değişiklik yapmıştır. Sınav aşamalarından olan Genel Yetenek ve Dikkat testleri yenilenmiştir. Gerçekleştirilen bu farklılık sebebi ile; mevcut statünüz geçerli olmayacaktır.

Garanti Bankası'nda değerlendirilebilmeniz için; www.garanti.com.tr/garantilikariyer adresinde yer alan "İş İlanları"nı takip ederek ilgilendiğiniz pozisyonlara başvuru yapmanız gerekecektir. Her türlü sorularınız için Adecco Danışmanlık Firması’ndan Danışman Gülçin Aykol ile iletişime geçebilirsiniz.

Gösterdiğiniz ilgiye tekrar teşekkür eder, kariyer arayışınızda başarılar dileriz.

Feyza Bayramoğlu

Phone : +90 (212) 283 77 50

Fax : +90 (212) 283 78 69

www.adecco.com.tr

This email and any files transmitted with it are confidential and intended solely for the use of the individual or entity to whom they are addressed. It may contain legally privileged information, and may not be disclosed to anyone else. If you have received this email in error please notify feyza.bayramoglu@adecco.com and delete all copies from your system. Any opinion expressed in this email may be personal to the author, may not necessarily reflect the opinions of the Company or its affiliates.

24 Ekim 2010 Pazar

VOB Nedir ? (Endeks Kontratları)

6 ay önce buradan takip ettiğiniz “VOB Nedir?” başlıklı yazı dizisine yeni yazılarla devam ediyoruz. Okumaya başlamadan önce bu yazı dizisinde daha önce yazılmış yazıları öncelikle okumanızı ivedilikle tavsiye ediyoruz.

Futures Piyasalar Nedir?

VOB Nedir?

VOB İşlemleri – Döviz Futures İşlemleri

VOB Nedir (USD Kontrat İşlemi)

VOB İşlemleri – Endeks Futures İşlemleri

VOB Nedir – (İMKB 30 Endeks Kontrat İşlemi)

1 Ekim tarihi itibariyle Vadeli Opsiyon Borsası (VOB)’ nda İMKB endekslerinde yapılan işlemlerde stopaj uygulaması ortadan kalkmıştır. Bu piyasada olanlar için sevindirici nitelikteki bu haberle birlikte işlem hacminin daha da artacağını düşünüyorum. Hala VOB’da işlem yapmamış olanlar için küçük bir değerlendirme ile sizlere bu konuda yardımcı olmaya çalışacağım.

Yukarıdaki tabloda 30 Temmuz-30 Eylül tarihleri arasındaki İMKB 100 – İMKB 30 ve VOB Ekim Vadeli İMKB 30 endeksine ait günlük hareketler verilmiştir. Yatırılan tutar sutununda ilk satıda gördüğünüz 1000-TL tutarı bizim başlangıç teminatımız olmaktadır. Sonraki tutarlar sırasıyla günlük hareket sonucu teminatımızın son durumunu göstermektedir. Bildiğiniz gibi VOB işlemlerinde gün sonu uzlaşma fiyatı belirlenir ve teminatınız günlük olarak şekillenir, ayrıca bu teminatınız her gece takasbank hesabında nemalandırılır, yani gecelik faiz alınır. En sağ taraftaki sütun ise; sizin başlangıç teminatı oranınızı göstermektedir. İşlemlere devam etmeniz için başlangıç teminatınızın -%25’in altına inmemesi gerekir. Zaten yukarıdaki örnekte böyle bir şey söz konusu olmamıştır.

Sonuç olarak tabloda gördüğünüz üzere 30 Temmuz tarihinde yatırılan 1000-TL, 30 Eylül tarihinde 1690-TL olmuştur. Bu dönemlerde bu şekilde işlem yapanlar 2 aylık bir süreç içerisinde %69 kar elde etmişlerdir. (vergi- işlem maliyetleri ve 2 süresince alınan gecelik faizler dikkate alınmamıştır)

Referandum Tansiyon Yaparmış

Dünya gazetesinde Alaattin Aktaş isimli bir yazar var, bugünkü yazısının başlığı “Sandık gitti tansiyon düştü!” ama bana göre sandık sonrası adamın tansiyonu çıkmış neyi nasıl yazdığının farkında değil. Yazının bir kısımını aşağıda okuyabilirsiniz, arzu eden tamamını da okuyabilir.

Tüm dünyada gidişatın olumluya döndüğü, ABD'nin küresel krizi atlattığı haberleri geldi. AB'deki kriz, korkulan ölçüde dallanıp budaklanmadı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın ifadesiyle Türkiye'de hava güneşli, ama Balkanlar'dan bulut gelebilir. Ama kabul etmeli ki, Balkanlar'dan gelecek bulut Türkiye'deki güneşi çok uzun süreli ve tümüyle kapatacak güçte olacak gibi görünmüyor.

Her ne kadar referandumdan çok önceki dönemleri kapsıyor olsa da, bazı verilerin açıklanmasının bu döneme denk gelmesi de moralleri düzelten etki yaptı. Sanayide işgücü artıyordu; inşaat sektöründe ciro azalmış, ancak üretim artış göstermişti; dün de yazdık, ticaret ve hizmette ciro ikinci çeyrekte hem bir önceki yıla göre, hem bir önceki döneme rekor artışlar göstermiş, daha da önemlisi çeyrek bazında şimdiye kadar ulaşılmamış bir düzeye çıkılmıştı. Yani tüm göstergeler umut vericiydi, moral vericiydi; bunlara ek olarak her gün ülkenin birkaç şehrinde düzenlenen ve karşı tarafı müthiş geren mitingler de sona ermişti.

Bu arada eğer milletin morali yerine gelmiş de haberimiz yokmuş, ne referandummuş be kardeşim moral bozmuş bitmiş gitmiş haberimiz yokmuş:)

21 Ekim 2010 Perşembe

Bankaların İşlem Masrafı (Bkz.HARAÇ KESMEK)

Bankalar terminolojide para alıp para satarak aracılık rolü üstlenen ve bu tür işlerden kazanç elde eden kuruluşlardır. Parayla işi olan herkesin yolu mutlaka bankadan geçer. Kimi maaşını çekmek için, kimi ödeme aracı olarak kullandığı kredi kartı için, kimi tasarruflarını güvenli bir yerde saklama maksadıyla kullandığı mevduat ürünleri için, kimi kredi kullanmak yoluyla borçlanarak, kimi de bir yerden bir yere para transferi yapmak maksadıyla bir şekilde bankaya bulaşır.

Malum bankaların en önemli gelir kaynağı faiz gelirleridir. Tasarruf sahiplerinden topladıkları mevduatlara az faiz vererek, kullandırdıkları kredilerden yüksek faiz alarak aradaki farktan nasiplenirler. Ne güzel iş aslında alan razı, veren razı aracılık rolüyle dünya kadar malı götürüyorlar. Haklarıdır götürsünler de. Ama amaçları dışı milletten haraç gibi masraf kesmeleri hiç etik bir davranış değil açıkçası.

Gazetelerde sürekli görürüz 30 liralık eft için 30 lira masraf kesen bankaların haberlerini. Vadesiz mevduata 40-TL hesap işletim masrafı kesilmesi veya kredi çekerken dosya bedeli adıyla alınan masrafları. Ben dün başıma gelen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Geçtiğimiz ay ilk defa bir kamu bankasından kredi çektim. Malum çalışan insan için bu tür işleri öğlen tatilinde yapabiliyoruz. Bu yüzden işyerime yakın bir şubeden kredi çektim. Kredinin ilk taksidinin günü geldiğinde izindeydim. Krediyi ödemek için evimin yanında aynı bankaya ait bir şubeye gittim. Kredimi ödemek istediğimde, benden ekstra 5-TL masraf istediler. Benim bildiğim bankanın hangi şubesine gidersen git “kendine ait” hesap – kredi veya kredi kartı ile ilgili bir işlemde masraf istenmez. Kendi kredimi ödemek için masraf talep eden bankayı buradan ifşa ediyorum bu banka VAKIFBANK’tır. Kendi kredimi masrafsız yatırabilmem için krediyi hangi şubeden çekmiş isem o şubeye gitmem gerekiyormuş. Gitmeye kalksam gidiş dönüş parası 5-TL den fazla zaten. Gişedeki memura sordum ne yapabilirim diye, krediyi çektiğim şubedeki vadesiz mevduatıma parayı masrafsız yatırabiliyormuşum. Günü geldiğinde kredi otomatik olarak hesaptan tahsil ediliyormuş. Şimdi diyebilirsiniz; işini halletmişsin daha ne istiyorsun.

1) Bir problem olur da kredi hesaptan otomatik ödenmezse ben bunu bir dahaki ay öğreneceğim. Durduk yere kredi puanım düşer bir dahada kredi çekmeye gittiğimde hayatım boyunca karşıma çıkar. Banka sistemlerinde buna benzer hataların olduğunu biliyoruz. Otomatik ödemede faturası ödenmeyip zarara uğradığını duyduğum çok insan var.

2) Ben kredilerimi her zaman bir ay önceden öderim yani erken ödeme yaparım, bu sayede neredeyse bir takside yakın faizi ödememiş olurum. Kredi taksidini direkt ödeyemediğim için zarardayım. Böyle birşey bankanın aklına bile gelmez ama benim için önemli bir sorun.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Japon Yeni ZEDE ler


17 Eylül 2010 tarihinde yayınlanmıştır.
 
Bugün bütün haber sitelerinde ortak bir haberle karşılaştım. Japon Yeni Zede ler hakkında hazırlanan bu haber noktasına virgülüne kadar değiştirilmeden her yere servis edilmiş. Zamanında Japon Yeni’nin cazibesine kapılıp konut kredisi çeken 200 binin üzerinde vatandaşın zor durumda olduğunu iddia eden haberde mağdur olduklarına inanan bu kişilerin hükümetten çözüm beklediği belirtilmiş. (Dalgalı döviz kuru tartışmalarının yapılmaya çalışıldığı bir durumda)

Müşterilerine kredi vermek için her yolu deneyen kimi bankalar ve emlak şirketleri, 2007 yılından itibaren TL ve diğer döviz kurlarına göre daha cazip olan Japon Yeni ile kredi vermeye başlamıştı. Japon Merkez Bankası'nın belirlediği faiz yüzde 0 olunca, piyasalardan yüzde 1 gibi düşük faizlerle borçlanmak mümkün olmuştu. Birçok kişi Yen borçlanıp konut satın aldı. Özellikle 2002-2007 döneminde Japon Yeni cinsinden borçlananlar ciddi avantajlar elde etti. Japon Yeni; TL, Dolar ve Euro cinsi kredi faizlerine kıyasla büyük avantaja sahipti. 2007 yılından itibaren kur da önemli yükselişler yaşanması tüm bu avantajları ortadan kaldırdı.


17 Eylül 2007 de 100JPY karşılığı TL 1,10-TL
17 Eylül 2008 de 100JPY karşılığı TL 1,19-TL
17 Eylül 2009 da 100JPY karşılığı TL 1,61-TL
17 Eylül 2010 da 100JPY karşılığı TL 1,74-TL

Yukarda 100JPY nin yıllar itibariyle TL karşılığı verilmiştir. 2007 yılında alınan 200 bin TL lik kredi borcu 2010 yılında 320 bin TL haline gelmiş durumda. JPY krediler genelde konut kredisi olarak kullanıldığından uzun dönemde kur riskine karşı oldukça savunmasız durumdadır. Finans literatüründe buna “KUR RİSKİ” denilmektedir. Uzun vadeli döviz işlemlerinde her zaman kur riski mevcuttur. Bu nedenle bu tür işlere girenler ciddi finansal hesaplamalar sonucu belli öngörülerle hareket etmek zorundadır. Hayatı boyunca JPY görmemiş cahil insanların bu tür krediler alarak kendilerini borca sokması sadece kendilerinin suçudur. Mağduriyet söz konusu değildir. Akılsız başlarının cefasını şimdi aileleriyle beraber çekmektedirler. Bir de utanmadan hükümetten yardım dilemektedirler. Oh ne güzel dünya biz de gidip 500bin TL kredi çekelim ödemeyelim hükümette bize yardım etsin böyle şey düşünülebilir mi?

Daha 10 yıl öncesine kadar Dolar ve Mark her gün yükseliyordu. Dövizle borçlanmak ne demek, Dolar ve Mark yatırım aracıydı. Hatta bazıları o dönemlerde bankadan TL kredi çekip dövize yatırıyordu. Herkes kendini sağlama almak için aile-dost arasında bile birbirine dövizle borç veriliyordu. O dönemleri unutmamak gerekir. Ekonomi Türk bloğunda sürekli tasarruf yapın, tasarruflarınızı iyi değerlendirin, sigorta yaptırın, finans ve ekonomi hakkında az da olsa kendinizi geliştirin, risklerini minimize etmeden iş yapmayın, bunları yapamıyorsanız en azından “Geliriniz hangi para birimi ise o para birimi ile borçlanın” mesajları verilmekte. Sanırım kendini mağdur hissedenlere ve henüz daha mağdur olmamışlara bu mesajları iletmeye çalışmaktan daha büyük bir yardım olamaz.

17 Ekim 2010 Pazar

Eurobond da Ne Ola Kİ ???

14 Eylül 2010 tarihinde yayınlanmıştır.

Eylül ayındayız. Bu sene de tatil döneminin sonuna geldik gibi görünüyor. Ramazan ağustos ayına denk gelmesiyle tatil programlarını değiştirse de sonuçta birçok kişi ramazan öncesi deniz-kum-güneş keyfini doyasıya sürmüş oldu. Umarım herkesin tatili güzel geçmiştir.

Zamanında Almanya’ya işçi olarak gitmiş ve çoğu gurbetçi gibi düzeni kurduktan sonra dönememiş bir dayım var. Her sene imkan buldukça 3-4 hafta Türkiye’ye gelir, biraz akrabalarda kalır biraz da tatile kuşadasına gider. Bu sene geldiğinde yazlık almak istediğini ve bu iş için yüzbin dolar harcamayı planladığını öğrendim. Yaz bitti, bu sene yazlık alması kısmet olmadı ama şahsen benim yüzbin dolarım olsa asla yazlık almaya niyetlenmezdim.

Bizim Türk milletinin genin de mi vardır yoksa yetiştirme tarzında mı bilinmez, eline toplu para geçtiğinde ya araba alır ya ev alır ya da gider yazlık alır zaten. Hadi diğerleri ihtiyaç ama yazlığa para yatırmak kadar saçma bir yatırım olamaz. Yılda en fazla 1 ay kalabileceğiniz bir ev için bu kadar para harcamak ne kadar doğru olabilir?

Her sene aynı yerde tatil yapmak oldum olası bana sıkıcı gelmiştir. Aynı şeyi dayıma da anlattım. Senede bir aylığına kafa dinlemeye geleceksin hem kendi işini kendin yapacaksın (yemek, bulaşık, temizlik), hem de her sene aynı yere gitmek zorunda kalacaksın. Ben olsam ayırdığın parayla eurobond alırım, 6 ayda bir aldığım kupon ödemelerini biriktirir her sene farklı yerde tatil yaparım üstelik 5 yıldızlı otelde keyfini çıkara çıkara:)

Dayım dedi ki; EUROBOND da ne ola ki???

Dedim ki; dayıcım şu yazlık için ayırdığın parayı gel bizim devlete 24 yıllığına borç verelim. Devlette aldığı bu borca karşılık 6 ay da bir bize bir miktar faiz ödesin. Nasıl olsa sen bu parayı gözden çıkarmışsın dedim. Sonra dayım sordu; verdiğim borcu taksit taksit mi geri alacağız? Dedim; hayır, 24 sene sonra verdiğimiz paranın büyük kısmını da geri alacağız. İşte bu sistemin adına Eurobond almak denir.

Hemen bu işin fizik kimyasını ölçmek için internetten 2034 vadeli 6 ay da bir %4 kupon ödemeli eurobond’un alış fiyatına baktık. 1270 $ karşılığında 1 adet eurobond alınabileceğini öğrenmiş olduk. Bu demek oluyor ki, elimizdeki 100bin $ karşılığında yaklaşık 79 tane eurobond alabiliriz.

Eurobond başına, 2034 yılına kadar 6 ay da bir 40 dolar kupon ödemesi alacağımızı düşünürsek, 6 ayda bir 79*40=3160 $ kupon ödemesi elde ederiz. Bu da yılda 3160*2=6320 $ etmektedir. Bugünlerde dolar kurunun 1,50-TL civarında olduğu düşünülürse, 6320*1,50=9480-TL Dedim; dayı sen Almanya’dan direkt tur şirketiyle gelsen, her sene Türkiye’nin istediği köşesinde istediğin gibi tatil yaparsın. Üstelik 2034 yılında da 79bin $ toplu olarak geri alacaksın dedim. Bana dediki; napayım 24 sene sonra 84 yaşımda gelecek parayı? Dedim; yorma kendini bana verirsin:)

Eurobond hakkında yeterli bilgisi olmayanlar için, yukarıda bahsedilenler ilgi çekebilir. Hatta karlı bir iş gibi görünebilir. Hatta öyle de olabilir. Piyasada belirli tarihlerde vadeleri dolan birçok eurobond işlem görmekte. Hepsinde vade, kupon ödemesi ve alış-satış fiyatı farklılık göstermektedir. En karlısını bulabilmek için ciddi finansal hesaplamalar yapmak gerekir. 24 yıllık getirileri hesaplamak ciddi bir iştir, çünkü bugunkü 79bin $ ile 24 sene sonraki aynı değerde değildir.

*Olayın en can alıcı noktasını anlatabildiğime inanıyorum. Bazı şeyleri gözden kaçırmamak gerekir.

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.