Sayfalar

Bu Blogda Ara

enflasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
enflasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Aralık 2023 Salı

Phillips Eğrisi ve Ekonomik Gerçekler: Teknik Bir Bakış


Phillips Eğirisi Nedir?

Phillips Eğrisi, işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkiyi anlamada ekonomistlere uzun yıllar rehberlik etmiştir. Ancak, bu teorik modelin pratikteki uygulamaları, özellikle merkez bankalarının faiz politikaları bağlamında, daha teknik bir incelemeyi gerektirir.

Phillips Eğrisi'nin Teorik Temelleri: Phillips Eğrisi, aslen A.W. Phillips tarafından 1958'de yapılan bir araştırma sonucunda ortaya çıkmış, İngiltere'de 1861-1957 yılları arasındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Eğri, nominal ücret artış oranları ile işsizlik oranları arasında negatif bir ilişki olduğunu öne sürmüştür. Teorik olarak, bu analiz, iş gücü piyasasının talep fazlalığı durumunda (düşük işsizlik) ücretlerin yükselmesine ve dolayısıyla enflasyonun artmasına yol açtığını göstermiştir.

Teknik Perspektiften Phillips Eğrisi: Phillips Eğrisi'nin ilk formülasyonu, zaman içinde değişen ekonomik koşullar ve beklentiler dikkate alındığında, sınırlı bir perspektif sunar. 1970'lerde yaşanan stagflasyon, Phillips Eğrisi'nin işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkinin her zaman sabit olmadığını ortaya koymuştur. Bu, beklenti-augmented (beklentiye göre düzeltilmiş) Phillips Eğrisi gibi yeni modellerin geliştirilmesine yol açmıştır. Bu modelde, enflasyon beklentileri, işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkiyi etkileyen bir faktör olarak kabul edilir.

Ekonomik Gerçeklik ve Merkez Bankalarının Rolü
Modern ekonomilerde, merkez bankalarının para politikası araçları, özellikle faiz oranlarını ayarlamak ve parasal sıkılaştırma veya genişleme yapılması, Phillips Eğrisi'ne yeni bir boyut kazandırmıştır. Faiz oranlarını artırarak para arzını sıkılaştırmak, genellikle kredi maliyetlerini artırır ve yatırımları azaltır. Bu da, kısa vadede işsizliğin artmasına neden olabilir. Ancak, bu durum uzun vadede enflasyonist baskıları azaltır ve ekonomik istikrarı sağlamaya yardımcı olur.

Phillips Eğrisi, ekonomik politika yapımında önemli bir rol oynamaya devam etmektedir. Ancak, modern ekonomilerin karmaşıklığı göz önüne alındığında, bu eğriyi yorumlarken daha kapsamlı bir yaklaşım gerekmektedir. Merkez bankalarının faiz politikaları, işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkide önemli bir rol oynar. Bu nedenle, ekonomik politikaların etkilerini değerlendirirken, dinamik piyasa koşulları ve beklentiler de dikkate alınmalıdır.

Türkiye için yıllık ortalama veriler analiz edildiğinde Phillips eğrisi bize enflasyonla işsizlik oranı arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu gösterir. Zaman zaman bu iki gösterge birlikte hareket etse de aslen negatif ilişki içindedirler. 

Ancak işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişki, bir noktadan sonra ters yönlü bir ilişki olmaktan çıkmaktadır. Bu nedenle, enflasyonla mücadele politikası belirli bir aşamadan sonra terk edilebilmektedir. Sonuç olarak enflasyonu düşürmek ve işsizliği artırmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalmak yerine yapısal reformlarla, her ikisini de aynı anda başarılabilir.

18 Aralık 2023 Pazartesi

18 Aralık 2023 - Küresel Ekonomide Denge Oyunu: Türkiye ve Dünya Piyasalarındaki Son Gelişmeler

Moody's ve Türkiye'nin Kredi Notu Paradoksu

Geçtiğimiz haftalarda ekonomik gündem, Moody's'in beklenmedik bir şekilde Türkiye'nin kredi notunu güncellememesi ile hareketlendi. Bu karar, özellikle CDS risk priminin 290 baz puan seviyelerine düşmesi ile birlikte, Türkiye'nin kredi notunun görece düşük kalmasının yarattığı uyumsuzluğu daha da belirginleştirdi. Piyasalar, Moody's'in bu tutumunu nasıl yorumlamalı? Bu durum, uluslararası yatırımcıların Türkiye ekonomisine bakışını nasıl etkileyecek? hep birlikte göreceğiz.

TCMB'nin İyimser Enflasyon Beklentileri

Türkiye ekonomisindeki enflasyonist baskılarla mücadele devam ederken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) son Piyasa Katılımcıları Anketi önemli bir iyileşme işareti verdi. Anket sonuçlarına göre, bir yıl sonrası için TÜFE enflasyon beklentisi %43.9'dan %41.2'ye geriledi.

Konut Piyasasında Düşüş Trendi

Türkiye'nin konut piyasasında ise farklı bir senaryo ile karşı karşıyayız. Kasım ayında gerçekleşen konut satışları, geçen yılın aynı ayına kıyasla %20.6'lık bir azalış gösterdi. Ancak, bu durum genel trendlerin bir parçası olarak değerlendirilmeli. Yılın ilk 11 ayında ortalama aylık satış rakamlarına bakıldığında, konut satışlarının istikrarlı bir seyir izlediği görülüyor.

İlaç Sektöründe Fiyat Güncellemesi ve Enflasyon Üzerindeki Etkisi

Sağlık sektöründe ise ilaç fiyatlandırmasında önemli bir değişiklik yaşandı. Resmi Gazete'de de yayımlanmasıyla, ilaç fiyatlandırmasında baz alınan Euro/TL kuru %25 oranında güncellendi. Bu durum, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) enflasyonuna doğrudan etkisiyle yaklaşık 0.2 puanlık bir artışa yol açabilir. Sağlık harcamalarının enflasyon üzerindeki etkisi, ekonomi politikalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak.

FED'in Piyasa Üzerindeki Etkisi ve TCMB Faiz Kararı

Küresel ölçekte ise Amerikan Merkez Bankası (FED)'in faiz politikaları dikkat çekici. FED'in güvercin tavrına rağmen, bazı bölge başkanlarının şahin açıklamaları, piyasa iyimserliğini bir miktar sönümlüyor. Bu durum, Türkiye Merkez Bankası'nın (TCMB) bu haftaki faiz kararı öncesinde piyasaların nasıl bir rota izleyeceğini merak konusu yapmakta. Piyasa beklentisi 250 baz puanlık bir faiz artırımı yönünde olmasına rağmen, güçlü perakende satışlar TCMB'nin daha agresif bir tutum sergilemesine neden olabilir.

Küresel Piyasalarda Dalgalanmalar

Ek olarak, ABD borsalarının ardışık yedinci haftayı da pozitif kapatması, ekonomik iyimserliğin devam ettiğine işaret ediyor. Ancak, bu iyimserlik dengeli bir yaklaşım gerektiriyor. Özellikle ABD'de sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı ve imalat sanayi PMI verilerinin beklentilerin altında kalması, piyasalarda belirsizlik yaratıyor.

Hem Türkiye hem de küresel ekonomi için dengelerin sürekli değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Ekonomi politikaları, merkez bankalarının faiz kararları ve piyasa dinamikleri bu dengelerin kritik unsurları olarak ön plana çıkıyor. İlerleyen günlerde, bu değişkenlerin ekonomi üzerindeki etkilerini daha net bir şekilde gözlemleyeceğiz.

19 Kasım 2017 Pazar

Orta Vadeli Plan - 2018-2020

Gerçekçilikten uzak temenniden öteye geçemeyen bir Orta Vadeli Plan

27/09/2017 tarihinde 2018-2020 yıllarına ilişkin Orta Vadeli Program açıklandı. Genel olarak gerçekçi olması beklenen hedefler ağırlıklı olarak temenni düzeyinde kalmıştır.
Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen, Türkiye'nin 3 yıllık yol haritasını özetlersek bu dönemde ekonomik büyümenin ön planda tutulacağı, cari açığın ve enflasyonun aşamalı olarak düşürüldüğü ve hem para hem de maliye politikasının sıkı tutulacağı bir dönem öngörülmüştür.

Buna göre, Türkiye ekonomisinin 2017-2020 döneminde her yıl %5,5 büyüyeceği tahmin ediliyor. Hem para hem de maliye politikasının sıkı olacağının belirtildiği böyle bir dönemde büyümenin nasıl bu seviyede sürdürüleceği tamamen soru işareti. Hem de küresel likitide koşullarının böylesine kötüleştiği bir dönemde.

Hiç bir zaman tutturulamayan enflasyon hedefi %5 seviyesiyle yine karşımızda.

2017 yılsonu itibarıyla %9,5 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen TÜFE’nin, izleyen yıllarda ise kademeli bir düşüş sergileyerek 2020’de %5 seviyesine ineceği öngörülüyor.

2017’de cari açığın 39,2 milyar USD, cari açığın GSYH’ye oranının ise %4,6 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Cari açığın GSYH oranının sonraki yıl ise %4,3’e gerileyeceği öngörülüyor. Bir yandan büyümenin hızlanacağını öngörüp bir yandan da cari açığın gerileyeceğini tahmin etmek pek gerçekçi değil. Büyüme ile ithalat arasında pozitif bir korelasyon olduğu biliniyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde ya büyüme hızlanacak ve cari açığı peşine takıp sürükleyecek ya da yavaş büyüme ile cari açık makul bir seviyede tutulacaktır.

Kamu maliyesi tarafında ise bütçe açığı/GSYH oranının 2017’de %2 seviyesinde gerçekleştikten sonra 2018 ve 2019’da belirgin bir iyileşme kaydetmeyeceği, 2020’de ise %1,6’ya gerileyeceği tahmin ediliyor.

Ayrıca, 2017’de %10,8 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen işsizlik oranının, OVP dönemi boyunca kademeli olarak gerileyeceği ve 2020 yılsonu itibarıyla %9,6’ya ineceği öngörülüyor. Mevcut nüfus artışı ve katılım oranı varsayımlarıyla, bu tahminlerin tutması için önümüzdeki 3 sene boyunca her sene 1,1 milyon yeni iş yaratılması lazım. 2014 başınan bu yanan yıllık ortalama yaratılan yeni iş sayısı 640 bin seviyesinde. Varın gerçekçiliğini siz düşünün.



22 Nisan 2017 Cumartesi

2017 Ekonomik Göstergeler Tahmini

2016 yılı ekonomik göstergeler ile 2017 tahminlerimiz aşağıdaki gibi.

Hep birlikte takip edeceğiz. 2015 gerileme dönemi, 2016 eldekini koruyabilme dönemi, 2017 ise hayatta kalma gönemi olacaktır. Yaşayıp göreceğiz.

Güncelleme tarihi: 20 Nisan 2017

6 Nisan 2017 Perşembe

Enflasyon Artmaya Devam Ediyor ...

TÜFE’de (2003=100) 2017 yılı Mart ayında bir önceki aya göre %1,02, bir önceki yılın Aralık ayına göre %4,34, bir önceki yılın aynı ayına göre %11,29 ve on iki aylık ortalamalara göre %8,21 artış gerçekleşti.
Bu ne demek? Yılbaşında ortalama 8,50% zam alan birinin zammının yarısı yılın ilk üç ayında uçtu gitti demek.

Merkez Bankası’nın Ocak ayında revize ettiği 8,00%’lik 2017 TÜFE beklentisinin gerçekleşmesi artık mümkün gözükmüyor. Revize etmeden önceki enflasyon hedefi olan 6,50% artık bir hayaL


Enflasyon artışının alt kalemlerine baktığımızda (Alköllü içecekler ve tütün kalemini hariç bırakırsak eğer) temelde 3 ana başlıktan kaynaklandığı görülmekte. Artış oranına göre sırasıyla; Ulaştırma 17,7%, Sağlık 13,3% ve Gıda 12,5%.


Hanehalkı tüketim harcaması dağılımına göre değerlendirdiğimizde de (2016 verileri henüz açıklanmadığı için 2015 verilerini kullandık.) yıllık Mart 2017 yıllık TÜFE 11,20% seviyesinde çıkmaktadır.



2 Mayıs 2015 Cumartesi

Akaryakıt Fiyatlarının Nakliye Maliyetleri Kanalı ile Taze Meyve-Sebze Fiyatları Üzerindeki Etkisi

Son yıllarda Merkez Bankası tarafından her çeyrek yayınlanan Enflasyon Raporları’nda “Kutu” başlığı altında çok sayıda yeni ve yararlı bilgilere yer veriliyor. Ekonomi ile ilgilenenlere bu kısımları okumalarını öneririm.

30  Nisan 2015 tarihinde yayınlanan 2.Çeyrek Enflasyon Raporu’nda da bu şekilde önemli konulara değinilen bilgi “Kutu”ları mevcut. Bunlardan en çok dikkatimi çeken; akaryakıt fiyatlarının nakliye maliyetleri kanalı ile taze meyve-sebze fiyatları üzerindeki etkilerinin incelendiği bilgi “Kutu”su oldu.


Yayınlanan bu raporda, ÖTV artışının motorin fiyatlarını yükseltmesiyle Antalya ve İstanbul meyve-sebze hallerindeki fiyatlara etkileri ölçülmüş, 22 Eylül 2012 tarihinde yapılan ÖTV artışı sonucu yaklaşık yüzde 9 yükseliş kaydeden motorin fiyatlarının taze meyve-sebze toptan fiyatlarını kısa vadede yüzde 7-11 aralığında artıdığı sonucuna ulaşılmıştır.

18 Aralık 2013 Çarşamba

Fed Tahvil Alımlarını Azalttı - Günün Öne Çıkan Başlıkları 18/12/2013



Fed Tahvil Alımlarını Azalttı

Fed’in merakla beklenen toplantı kararları açıklandı. Tahvil alım miktarı Ocak ayından itibaren 10 milyar dolar azaltılarak 85 milyar dolardan 75 milyar dolara çekiliyor. (5 milyar usd konut sektörü endeksli tahviller, 5 milyar usd devlet tahvillerinden)

Alınan bu karar tahvil alımlarının önümüzdeki dönemde azaltılmaya devam edileceği anlamına gelmiyor. Enflasyon ve işsizlik verilerinin izlenmeye devam edileceği ve toparlanmanın sürmesi durumunda azaltıma devam edileceği yönünde bir görüş hakim. Bu da Ocak ve Mart ayında yapılacak toplantılar için hiçbir şeyin henüz netleşmediğini gösteriyor.

Ayrıca, önümüzdeki dönemde işsizlik tarafında iyileşme gelse dahi, enflasyonun orta vadeli %2 hedefinden uzak kalması durumunda sıfır faizli politikaya devam edileceği mesajı verildi.

Sıfır Faiz Politikasına Devam

Tahvil alımlarının azaltılmasına başlanmış olmasına rağmen sıfır faiz politikasının devam edilecek olması gelişmekte olan piyasalar için olumsuz anlamda çok da sert hareketler görmeyebileceğimize işaret ediyor.

Enflasyon; Gelişmiş Ülkelerin Korkulu Rüyası

Düşük faiz ortamı ve piyasalara pompalanan o kadar paraya rağmen, enflasyon düşük kalmaya devam ederek gelişmiş dünya ülkelerinin korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Politika yapıcılar içinse durum sürekli çıkmazlık içerisinde. Hem ABD, hem de Euro Bölgesi tarafında enflasyonun gelecekteki durumu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından izlenmesi gereken en önemli mesele.

BIST 100, günü hafif yükselişle 71.417 puandan kapadı.

ABD 10 yıl vadeli hazine tahvilinin faizi karar sonrası %2,89’u aştı ancak tekrar geri çekildi. EUR/USD paritesi karar sonrası 1,3680 seviyesine çekilerek Dolar/TL ise, 2,06 seviyelerine yükselmiş durumda.

Altının onsu 1.220 dolar seviyelerine çekilirken, brent petrol 109,3 seviyelerine yükselmiş durumda.  

Merkez Bankası Sıkılaştırma Kararı Verdi

Dün yapılan PPK toplantısı sonucunda Merkez Bankası (MB) beklendiği gibi faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi. Gecelik borç verme faizi %7.75, piyasa yapısı bankalar için borçlanma imkanı %6.75, gecelik borçlanma faizi %3.5, 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranı ise %4.5 seviyesinde bırakıldı.
Ancak MB likidite politikasına ilişkin yeni bir açıklama yaparak, TL likiditesinde sıkılaştırma yaparak,   1 haftalık repo ihalesinden verilecek en fazla fonlanma miktarını 10 milyar TL’den 6 milyar TL’ye düşürdü. 

Ayrıca, piyasa yapıcısı bankalara sağlanan toplam fonlama imkanı, DİBS ihalelerinden alınan ihraç değerinin %7’sinden %2’sine düşürüldü. Böylece piyasa yapıcısı bankalara tanınan fonlama imkanı mevcut durumda 23 milyar TL’den 6.5 milyar TL’ye düşürülmüş oldu. Karar sonrası gösterge tahvil %9,30 seviyelerine kadar yükseldi.

6 Aralık 2013 Cuma

Günün Öne Çıkan Başlıkları 05/12/2013

ABD’den gelen olumlu veriler sonrası FED, tahvil alım programına dair kaygıları artırarak borsalarda satışa neden oluyor. Bugünlerde ABD’den gelen her olumlu haber, dış dünyaya olumsuz olarak etki ediyor.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi, ek parasal gevşeme haberleri bekleyenleri hayal kırıklığına uğratarak güvercinvari duruşunu korudu. Yaptığı açıklamalar sonrası piaysalar üzerindeki etkisi sınırlı oldu.

BIST 100, iyi gelen ABD verileri sonrasında günü %1,50 kayıpla 71.991 puanla kapattı.

Verilerin ardından dolar euro karşısında değer kaybetti. Eur/Usd paritesi 1,3650’nin üstüne yükselirken, Usd/TL paritesi’ndeki düşüş de devam ediyor. Kur 2,0370 seviyesinde.

Altın gerilemeye kaldığı yerden devam ederek 1225 dolar seviyesine indi. Petrol’de gerilemeye devam ediyor. Brent petrol 111 dolar seviyesinde.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) politika değişikliğine gitmedi.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), beklentiler paralelinde değişikliğe gitmeyerek faiz oranlarını %0,25 seviyesinde bıraktı. Ayrıca bankaların merkez bankasında tuttukları mevduatlar için belirlenen faiz oranını %0 seviyesinde bıraktı.

Draghi’nin açıklamalarıyla EUR/USD paritesi yükseldi.

Faizde indirim kararı konusunda tamamen haklı olduklarını belirten Draghi, ekonomik görünüm için risklerin hala aşağı yönlü olduğuna dikkat çekti. Para politikası araçlarının gerektiği sürece destekleyici olacağını, bu doğrultuda her türlü enstrümanı kullanmaya (eksi mevduat faizi verilmesi konusu) hazır olunduğu mesajını verdi. Orta ve uzun vadede enflasyonun %2’lik hedeflerine yakın seyredeceğini belirtti.

ECB’nin revize ettiği son tahminler aşağıdaki gibi.

Büyüme tahmini
2013 için, -%0,4 daralma olarak tuttu.
2014 için,%1,0’den %1,1’e revize edildi.
2015 için, %1,5.

Enflasyon tahmini
2013 için, %1,5’ten %1,4’e revize edildi.
2014 için,%1,3’ten %1,1’e revize edildi.
2015 için, %1,3.

ABD’den gelen olumlu veriler ECB’yi gölgeledi.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Günün Öne Çıkan Başlıkları 03/12/2013

ABD’den gelen olumlu imalat verileri sonrası, Aralık ayında parasal genişlemenin (QE) azaltılacağına ilişkin beklentiler de artmış durumda. Gelişmekte olan piyasaları saran tedirginliğün de artmasıyla, BIST 100 endeksi bugün de düşüşünü devam ettirdi ve günü 73.087,49 puandan tamamladı. Düne göre %2,49 oranında değer kaybetti.

Dolar/TL paritesi 2,04 seviyelerinde günü tamamlarken, Eur/Usd paritesi de 1,3591 seviyelerine çıkmış durumda.

Altın 1220 dolar seviyelerinde hareket ederken, brent petrol %1’e yakın artışla 113 dolar seviyelerine yükselmiş durumda.

Bu hafta Moody’s Türkiye ilgili önemli açıklamalar yaptı; FED ‘in parasal genişleme programında yapacağı azaltımın global finansal piyasalar genelinde büyük olasılıkla daha yüksek fonlama maliyetlerine, daha fazla sermaye çıkışına ve kredi temin edilebilirliğinde azalmaya yol açacağını, ancak bunun Türkiye ekonomisinin çeşitli sektörlerine yapacağı etkinin büyük olasılıkla sınırlı ve kısa süreli olacağını bildirdi. Ancak piyasada çok farklı görüşler hakim olduğu için bu açıklamaların yurtiçi piyasalar üzerinde olumlu bir etkisi görülmedi. Ayrıca ekonomistlerin ağırlıklı yorumlarına baktığımızda, sermaye çıkışlarının kalıcı olması halinde Türkiye açısından etkinin sınırlı olacağı düşünülmüyor.

Yurtiçinde Kasım ayı enflasyon verileri açıklandı. TÜFE  piyasa beklentisi olan % 0,46 altında % 0.01'lik artış gösterdi ve yıllık bazda TÜFE % 7,32 olarak açıklandı. Eflasyonun beklentilerin altında açıklanmasının piyasalar üzerinde olumlu bir etkisi olması beklenirdi ancak FED kaygıları baskın geldi ve TRY üzerinde olumlu bir etki görmedik.  

Gelişmekte olan ülkeler enflasyona endeksli tahvillere yöneliyor.

15 Ağustos 2013 Perşembe

Enflasyon Raporu 2013 - III açıklandı !

ABD Merkez Bankası’nın tahvil alımlarını yakın bir gelecekte azaltabileceğine dair verdiği sinyaller Mayıs ayından itibaren gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına yol açmıştır.

Küresel iktisadi faaliyet zayıf seyrini korurken küresel büyümeye dair tahminler aşağı yönlü güncellenmektedir. ABD ekonomisindeki istikrarlı büyümeye rağmen, gerek Euro Bölgesi ekonomilerindeki zayıf seyir gerekse gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama eğilimi sürmektedir.

2012 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren enflasyon görünümünün iyileşmesi ve sermaye girişlerinin güçlenmesi nedeniyle TCMB kademeli olarak parasal genişlemeye gitmiştir.

2013 yılının Mayıs ayına kadar kısa vadeli faiz oranları daha düşük seviyelere indirilirken TCMB ortalama fonlama faizi düşürülmüştür. Ayrıca sermaye girişlerinin finansal istikrar üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla da Rezerv Opsiyonu Katsayıları (ROK) kademeli olarak artırılmıştır.

Mayıs ayının sonlarından itibaren yaşanan gelişmeler para politikası duruşunun değiştirilmesini gerektirmiştir. Bu dönemde küresel para politikalarına dair artan belirsizliklerin hızlı sermaye çıkışlarına, Türk lirasında aşırı değer kaybına ve finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açması üzerine TCMB piyasaya verdiği likiditenin kompozisyonunu değiştirerek likidite politikasını sıkılaştırmıştır.

Kurul, enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar para politikasının temkinli duruşunun korunacağını belirterek gerektiğinde ek parasal sıkılaştırmaya gidilebileceğini ifade etmiştir.

Küresel Ekonomideki Belirsizlikler Devam Ediyor…

Öte yandan Kurul, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye akımlarındaki oynaklığın devam ettiğine dikkat çekerek Türk lirası likidite politikasının esnekliğinin artırılmasına karar vermiştir.

Son dönemde kredi faizleri de yukarı yönlü bir hareket göstermiştir. Likidite koşullarına daha hızlı tepki veren ticari kredi faizlerinde daha belirgin bir artış gözlenirken tüketici kredisi faizlerindeki artış daha sınırlı olmuştur.

27 Mayıs 2013 Pazartesi

IMF Küresel Ekonomik Görünüm Raporu


IMF geçtiğimiz hafta Nisan ayı “Dünya Ekonomik Görünüm”, “Küresel Finansal İstikrar” ve “Mali Monitör” raporlarını yayımladı. Bu raporlardaki ana mesajları aşağıda görebilirsiniz.  


Gelişmiş ülkelerde büyüme inişli çıkışlı kalmaya devam edecek…
Küresel ekonomik görünüm tekrar iyileşse de gelişmiş ülkelerde ekonomik toparlanmaya ulaşma süreci inişli çıkışlı kalmaya devam edecek. 

Gelişmiş ülkelerde aktivitenin 2013’ün ikinci yarısında kademeli bir şekilde toparlanması bekleniyor. Özel sektör talebi ABD’de sağlam görünürken; Euro Bölgesi’nde hala oldukça zayıf. Gelişmekte olan ülkelerde ise aktivite şimdiden hız kazandı.

14 Şubat 2013 Perşembe

Enflasyon Raporu 2013 - I açıklandı !


Enflasyon Raporu 2013 - I açıklandı. 138 sayfalık raporun 28 maddeden oluşan Türkiye özeti ve 10 maddeden oluşan uluslararası konjonktür özetini aşağıdaki bulabilirsiniz.

TÜRKİYE

1.       TÜİK tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre GSYİH, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,6 oranında artış kaydetmiştir.

2.       Yılın son çeyreğinde krediler tekrar ivmelenme eğilimine girmiştir. Böylece, yıl sonunda toplam kredilerin büyüme oranı orta vade için referans alınan yüzde 15 seviyesinin sınırlı ölçüde üzerinde, yüzde 16 civarında gerçekleşmiştir.

3.       Enflasyon 2012 yılının son çeyreğinde tahminlerin de ötesinde bir düşüş göstererek yıl sonu itibarıyla yüzde 6,2 düzeyinde gerçekleşmiştir.

4.       Enflasyon tahminleri üretilirken, kredilerin yüzde 15 civarında büyüyeceği ve reel efektif döviz kurunda önemli bir değişim gözlenmeyeceği varsayılmıştır. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2013 yılı sonunda yüzde 5,3, 2014 yılı sonunda ise yüzde 4,9 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir.

5.       Ekim Enflasyon Raporu’nda 107 ABD doları olarak belirlenen 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımı, vadeli fiyatlarla uyumlu şekilde oldukça sınırlı oranda yukarı yönlü güncellenerek 108 ABD dolarına yükseltilmiştir.

6.       Küresel ölçekte parasal genişlemenin sürmesi, risk iştahındaki artışla birleşince gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının hızlanmasına neden olmuştur. Türkiye’de de sermaye girişlerinde hızlanma gözlenmiş, özellikle Kasım ayı ortasından bu yana hisse senedi piyasasına yabancı girişlerinde artış yaşanmıştır.

7.       Küresel ekonomik belirsizliklerin azalmakla birlikte devam etmesi toparlanmayı sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır.

29 Temmuz 2012 Pazar

2012-III Enflasyon Raporu Açıklandı !


Başçı, TCMB İdare Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, yılın 3. Enflasyon Raporu'nu açıkladı.  26 Temmuz Perşembe günü açıklanan 137 sayfalık raporu anca haftasonu inceleme fırsatı bulabildim. Raporun 32 maddeden oluşan özetini aşağıda bulabilirsiniz.




  1. Euro Bölgesi’ne dair sorunlar küresel ekonomiye dair orta ve uzun vadeli ciddi bir risk olarak varlığını korumaktadır.
  2. Geçtiğimiz üç aylık dönemde ABD ve Çin ekonomisinde iktisadi faaliyetlerin ivme kaybettiği görülmekte olup, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere dair büyüme tahminleri de aşağı doğru güncellenmektedir.
  3. Küresel iktisadi faaliyetin zayıf görünümüne bağlı olarak enflasyon riskleri azalırken büyüme ve finansal istikrara ilişkin kaygılar önemini korumakta olup, bu gelişmelere paralel olarak, merkez bankaları da genişletici para politikalarını sürdürmektedir.
  4. Merkez bankalarının sağladığı olağanüstü düşük maliyetli likitide olanaklarıyla gelişmekte olan ülkelere yönelik kısa vadeli sermaye akımları önemli derecede oynaklığa yol açmaktadır.
  5. Haziran ayında gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının canlanması ve emtia fiyatlarındaki düşüşün hızlanması enflasyon risklerini azaltmıştır. Ayrıca, bu dönemde enflasyon ve cari dengeye ilişkin açıklanan verilerin piyasaya beklentilerinden olumlu gerçekleşmesi Türkiye’ye yönelik risk algılamalarını iyileştirmiştir.

22 Temmuz 2012 Pazar

Dolar Ne Olacak?

Türkiye cephesinde geçtiğimiz hafta bir istihdam verisi, sonrasında ise olumsuz bir bütçe verisi açıklandı. Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı endeksin yayımlandığı tarihten bu yana en düşük düzeye gerileyerek olumlu bir havaya işaret etti. Ancak, harcamalardaki artış ve gelirlerdeki azalma nedeniyle bütçe açığının beklentilerin çok üzerinde kalması bir miktar moral bozdu. Maliye Bakanı Şimşek’in yaptığı açıklamada gerekli olması durumunda yeni bütçe önlemlerinin alınabileceğini vurgulaması mali disiplin kapsamında kararlılığın korunduğunu gösterdi. Bu açıklamanın rakamlar ile ilgili endişeleri bir miktar hafiflettiği kanaatindeyim.

Bununla birlikte dolaylı vergilere olarak bağımlılıktan dolayı Türkiye ekonomisinin ivme kaybettiği dönemlerde bütçe performansının bozulmasını olağan karşılamak lazım. Bu kapsamda bütçenin kalitesini artırmak ya da bu yönde çalışmalar yapmak gerekiyor.

Yurtdışındaki iyimserlik geçtiğimiz hafta Türk mali piyasalarına da sirayet etti. Ancak son günlerin aksine Türk mali piyasalarının bir miktar geride kaldığını gözlemledik. Hisse senedi piyasasında anlamlı bir hareket olmadı. İMKB-100 endeksi 63binli rakamlara yaklaştıkça gelen satışlar ile haftayı önemli bir değişim kaydetmeden tamamladı. Faiz cephesinde hem Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısı öncesindeki beklentiler hem de TCMB’nin likidite koşullarını gevşetmeye devam etmesi nedeniyle iyimserlik sürdü.

Kısa vadeli bonolardaki değerlenme sürerken uzun vadede de sınırlı olmakla birlikte faizlerdeki düşüş sürdü. Türk Lirası (TL) döviz sepeti karşısında değerlenmeye devam ederek 2.01’in altına geldi (TL açısından son bir yılın en değerli seviyesi. USDTRY’nin geldiği seviye son iki ayda iki kez denenip kırılamayan 100 günlük hareketli ortalama...

Enflasyon görünümündeki iyileşme ve cari işlemler açığındaki sınırlı düşüş sonrasında TCMB likidite koşullarını bir miktar rahatlatmış ve bu sayede gecelik fonlama maliyeti çift hanelerden %8’e doğru gerilemişti. Yani bir bakıma TCMB faiz indirimine gitmişti. Perşembe günkü toplantıda TCMB’nin bu kapsamda görüşlerini değiştirmeden koruması beklendiği gibi gerçekleşmiş oldu.

Piyasada faiz koridorunun üst kısmında 50 baz puanlık bir faiz indirimi olabileceği bekleniyordu. Ancak bu tarz bir haber major bir etkide bulunmasa da şu an için erken olduğu kanaatindeyim ve bu nedenle de bir süre daha TCMB’nin faizlere dokunmayacağını öngörüyorum. Buna sebep olarak da enflasyon görünümündeki iyileşmeye rağmen halen %5’lik hedefin uzakta olduğu; ayrıca TCMB’nin halihazırda faiz indirimine gidecek bir esnekliğe sahip olduğu gerçeklerini ön plana çıkarabiliriz.

USDTRY kuru için 1.8000 direnci oldukça önemli. Bu seviyenin kırılıp kırılmadığını görmekte fayda var. Eğer bu hedefinde başarılı olursa düşüş ivme kazanabilir. Aksi taktirde 1.80’li seviyelerde dengelenme görebiliriz.


FinansTeknik.com
Finans Teknik.com

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.