Sayfalar

Bu Blogda Ara

fed etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fed etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Aralık 2023 Cuma

22 Aralık 2023 - TCMB'nin Politika Faiz Kararı ve Yansımaları

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), piyasa beklentilerini de dikkate alarak politika faizini 250 baz puan artırarak %42.5 seviyesine çekti. Kararın metninde yer alan gelecek dönem faiz artırım sinyalleri, Ocak ayında politika faizinin %45'e yükseltilmesi ihtimalini güçlendiriyor. TCMB'nin bu adımı, kredi kartı faizlerine yansıtılmama kararıyla birlikte, özellikle tüketici finansmanı ve genel kredi piyasaları üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Exibank kredi faizleri de aynı şekilde değişmedi. Ayrıca, Yabancı Para (YP) yükümlülükler için menkul kıymet tesis oranının düşürülmesi ve TL depo ihalelerinin başlatılması gibi sadeleştirme adımları, likidite yönetimi ve finansal istikrar açısından kritik önem taşıyor.

Yabancı Yatırımcıların Net Alımları ve TCMB Rezervlerindeki Artış

Geçen haftalarda yabancı yatırımcıların net hisse senedi ve tahvil alımları, Türk finans piyasalarında dikkate değer bir yabancı sermaye girişini işaret ediyor. Bu trend, TCMB'nin brüt döviz rezervlerinde gözlemlenen 1.2 milyar ABD Doları'lık artışla paralellik göstererek, Türkiye'nin finansal piyasalarının küresel yatırımcılar için artan çekiciliğini vurguluyor. TCMB'nin menkul kıymet istatistiklerine göre, yabancı yatırımcıların net hisse senedi alımı son haftada 396 milyon USD, net tahvil alımı ise 181 milyon USD oldu. Bu hareket, TCMB'nin brüt döviz rezervlerinin 1.2 milyar USD artışla 142.5 milyar USD'ye ulaşmasına paralel olarak gerçekleşti.

Türk Hisselerinin Durumu ve Küresel Piyasa Beklentileri

Türk hisse senetlerindeki endeks bazında düşüş dün biraz durakladı; BİST100 endeksi dün %1.3'lük artış kaydetti. Ancak, banka hisseleri ve yeni halka arz edilen şirketlerdeki dalgalanmalar, belirgin riskler barındırıyor. Küresel ölçekte ise Noel ve yeni yıl tatilleri nedeniyle piyasaların daha sakin bir seyir izlemesi bekleniyor. Bu durum, yatırımcıların kısa vadeli stratejilerini etkileyebilir.

ABD ve Avrupa Ekonomilerinin Gelişmeleri

ABD ekonomisinin 3. çeyrekte yıllıklandırılmış olarak %4.9 büyümesi ve Euro Bölgesi hisse senedi endekslerinin gösterdiği performans, global ekonomik gelişmelerin önemli göstergelerinden. Özellikle ABD'de yayınlanacak olan PCE enflasyon endeksi ve Euro Bölgesi'nden gelen faiz politikası yorumları, uluslararası finans piyasalarının seyrini etkileyebilecek faktörler arasında. Fed'in enflasyon politikaları ve kriz fonlaması, ABD ekonomisinin yönünü belirleyici unsurlar. Ayrıca, Türkiye'nin AB ve NATO ile ilişkileri, Elon Musk'ın finans piyasalarına yönelik eleştirileri ve diğer diplomatik gelişmeler, finansal piyasaların geleceği açısından büyük önem taşıyor.

Altın ve Petrol Piyasalarındaki Gelişmeler

Altın fiyatlarındaki yükseliş ve petrol piyasalarındaki oynaklık, yatırımcıların dikkatle izlemesi gereken konuların başında geliyor. Özellikle Angola'nın OPEC üyeliğinden çekilme kararı ve Kızıldeniz'deki askeri hareketlilik, petrol fiyatlarını etkileyen ana faktörler arasında. Bu durum, emtia piyasalarındaki fiyat hareketlerini daha da karmaşık bir hale getirebilir.


18 Aralık 2023 Pazartesi

18 Aralık 2023 - Küresel Ekonomide Denge Oyunu: Türkiye ve Dünya Piyasalarındaki Son Gelişmeler

Moody's ve Türkiye'nin Kredi Notu Paradoksu

Geçtiğimiz haftalarda ekonomik gündem, Moody's'in beklenmedik bir şekilde Türkiye'nin kredi notunu güncellememesi ile hareketlendi. Bu karar, özellikle CDS risk priminin 290 baz puan seviyelerine düşmesi ile birlikte, Türkiye'nin kredi notunun görece düşük kalmasının yarattığı uyumsuzluğu daha da belirginleştirdi. Piyasalar, Moody's'in bu tutumunu nasıl yorumlamalı? Bu durum, uluslararası yatırımcıların Türkiye ekonomisine bakışını nasıl etkileyecek? hep birlikte göreceğiz.

TCMB'nin İyimser Enflasyon Beklentileri

Türkiye ekonomisindeki enflasyonist baskılarla mücadele devam ederken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) son Piyasa Katılımcıları Anketi önemli bir iyileşme işareti verdi. Anket sonuçlarına göre, bir yıl sonrası için TÜFE enflasyon beklentisi %43.9'dan %41.2'ye geriledi.

Konut Piyasasında Düşüş Trendi

Türkiye'nin konut piyasasında ise farklı bir senaryo ile karşı karşıyayız. Kasım ayında gerçekleşen konut satışları, geçen yılın aynı ayına kıyasla %20.6'lık bir azalış gösterdi. Ancak, bu durum genel trendlerin bir parçası olarak değerlendirilmeli. Yılın ilk 11 ayında ortalama aylık satış rakamlarına bakıldığında, konut satışlarının istikrarlı bir seyir izlediği görülüyor.

İlaç Sektöründe Fiyat Güncellemesi ve Enflasyon Üzerindeki Etkisi

Sağlık sektöründe ise ilaç fiyatlandırmasında önemli bir değişiklik yaşandı. Resmi Gazete'de de yayımlanmasıyla, ilaç fiyatlandırmasında baz alınan Euro/TL kuru %25 oranında güncellendi. Bu durum, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) enflasyonuna doğrudan etkisiyle yaklaşık 0.2 puanlık bir artışa yol açabilir. Sağlık harcamalarının enflasyon üzerindeki etkisi, ekonomi politikalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak.

FED'in Piyasa Üzerindeki Etkisi ve TCMB Faiz Kararı

Küresel ölçekte ise Amerikan Merkez Bankası (FED)'in faiz politikaları dikkat çekici. FED'in güvercin tavrına rağmen, bazı bölge başkanlarının şahin açıklamaları, piyasa iyimserliğini bir miktar sönümlüyor. Bu durum, Türkiye Merkez Bankası'nın (TCMB) bu haftaki faiz kararı öncesinde piyasaların nasıl bir rota izleyeceğini merak konusu yapmakta. Piyasa beklentisi 250 baz puanlık bir faiz artırımı yönünde olmasına rağmen, güçlü perakende satışlar TCMB'nin daha agresif bir tutum sergilemesine neden olabilir.

Küresel Piyasalarda Dalgalanmalar

Ek olarak, ABD borsalarının ardışık yedinci haftayı da pozitif kapatması, ekonomik iyimserliğin devam ettiğine işaret ediyor. Ancak, bu iyimserlik dengeli bir yaklaşım gerektiriyor. Özellikle ABD'de sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı ve imalat sanayi PMI verilerinin beklentilerin altında kalması, piyasalarda belirsizlik yaratıyor.

Hem Türkiye hem de küresel ekonomi için dengelerin sürekli değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Ekonomi politikaları, merkez bankalarının faiz kararları ve piyasa dinamikleri bu dengelerin kritik unsurları olarak ön plana çıkıyor. İlerleyen günlerde, bu değişkenlerin ekonomi üzerindeki etkilerini daha net bir şekilde gözlemleyeceğiz.

27 Kasım 2017 Pazartesi

Fed Bilançosunun Küçültülmesi ve Olası Etkileri

Merkez Bankası'nın periyodik olarak çeyrek dönemlerde yayınladığı Enflasyon Raporlarının içerisinde KUTU adı altında bilgilendirme bölümleri bulunmaktadır. Bu bölümler işlenen konu bazında okuyucuyu oldukça sade bir dil ile bilgilendiren değerli çalışmalar içeriyor. Dönem dönem burada yazılanlardan faydalandığımı belirtmek isterim.

En son yayınlanan Enflasyon Raporu'nun 20-22. sayfalarında yer alan 2.1 nolu KUTU'da yer alan "Fed Bilançosunun Küçültülmesi ve Olası Etkileri" başlıklı çalışmayı burada aynen paylaşıyprum. Faydalı olması dileğiyle.


Fed yetkilileri, Eylül 2017 toplantısı sonrasındaki açıklamalarında, bir süredir iletişimini devam ettirdikleri bilanço küçültme programına Ekim ayı itibarıyla başlanacağını duyurmuştur. Bu kutuda söz konusu programın ne şekilde gerçekleştirilmesinin planlandığı ve programa hangi nedenlerle ihtiyaç duyulduğu özetlenmeye çalışılmış, programın sonuçlarına ilişkin olası senaryolar ve faiz politikası ile ilişkisi tartışılmıştır.

Küresel kriz öncesinden bugüne Fed bilançosunun nasıl değiştiği Tablo 1’de özetlenmiştir. Merkez bankaları para politikası uygulamalarında piyasa işlemlerine başvurmakta ve bu işlemler için genellikle devlet tahvillerinden oluşan bir finansal varlık portföyü tutmaktadır. Fed’in kriz öncesi bilançosunda görülen finansal varlıklar bu çerçevede değerlendirilebilir. Kriz sonrası bilanço incelendiğinde ise bu miktarın yaklaşık beş katına yükseldiği görülmektedir. Bu durum üç aşamada uygulamaya konulan tahvil alım programlarının bir sonucu olmuş ve Fed bu yolla para arzını artırırken bilançosunun yükümlülük kısmında ise “banka rezervleri” kalemi yükselmiştir (Grafik 1). Sonuç olarak, kriz öncesinde Fed’in bilançosu GSYİH’ye oran olarak yaklaşık yüzde 5 seviyesindeyken, bugün yüzde 23 seviyesine kadar yükselmiştir.

6 Şubat 2016 Cumartesi

2016'da Dolar Ne Olur / Türkiye'de Portföy Hareketleri


2016'da Dolar Ne Olur

TCMB tarafından hazırlanan yılbaşından beri toplam portföy hareketi verilerinden de anlaşılacağı üzere, Türkiye'den 2015'den itibaren net para çıkışı yaşanıyor.

Başta FED'in faiz artırması olmak üzere küresel konjontürde yaşanan gelişmeler, seçim yılı nedeniyle iç siyası ortamdaki belirsizlik ve bölgedeki jeopolitik riskler 2015 dönem başı USD/TRL kurunun 2,32'li seviyelerden 3,00 seviyesine gerilemesindeki en büyük etkenler.

Türkiye ekonomisindeki konular malesef hep aynı, hep aynı şeyleri konuşuyoruz. 2015'de Doları artıran nedenler neyse 2016'da Doların aynı seviyerde kalmasını sağlayacak olan nedenler hemen hemen aynı.

Normal şartlar altında kur artışının 2016'da da devam etmesi ve kurun 3,50'nin de üzerine çıkması beklenir. Ancak, FED tarafında yapılan faiz artırımının beklenenden daha uzun süreceğine ilişkin açıklamalar, iç siyasi ortamın tek parti dönemiyle birlikte istikrara kavuşmuş olması, bölgedeki jeopolik risklere rağmen yapılan BATI'dan yana söylemler bu doğrultuda rating kuruluşlarınca yapılan olumlu açıklamalar nedeniyle 2016'da kurun 2015'de olduğu gibi yükseleceğini düşünmek pek de mümkün gözükmüyor. 

Özetle; 2016 Dolar kuru açısından dalga boyunun yüksek (volatilitenin yüksek) olduğu, ancak, günün sonunda kurdaki artışın sınırlı kalacağı bir yıl olacaktır. Taa ki bugünkü şartların aksine bir hikaye oluşuncaya kadar.



25 Temmuz 2014 Cuma

Küresel Likitide Sarhoşluğu Riske Aldırmıyor

Lehman’ın iflası ile günyüzüne çıkan küresel ekonomik krizin etkileri, üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen hala devam ediyor.  Merkez Bankalarının uyguladığı ultra gevşek para politikaları nedeniyle yaratılan bol ve ucuz likitide, özellikle gelişmekte olan piyasalarda morfin etkisi yaratmakta, gerçek olmayan olumlu bir hava yaratmaya devam etmektedir.

FED’in Mayıs 2013 tarihi itibariyle dile getirmeye başladığı gevşek para politikasında sona gelindiğine dair söylemleri bile Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri ciddi boyutta etkilemeye yetti. Türkiye ekonomisi, kronik yapısal sorunları ve dışa bağımlı yapısı nedeniyle sıcak para hareketlerine karşı oldukça savunmasız durumda.

Yıllardır uygulanan bol ve ucuz likitideye rağmen küresel ekonomilerdeki toparlanma istenen düzeye erişemiyor. Büyüme ve istihdam verileri hedeflenen düzeylerin hala altında. Yaratılan likitide ortamı enflasyon yaratmadığı müddetçe gelişmekte olan piyasalardaki sanal bahar havası devam edecektir. Öyle ki finansal piyasalar,  bu bahar havasının sona ermemesi için dua ediyor durumda. Çünkü aksi durumda likitide muslukları daralacaktır.

Bol ve ucuz likidite ortamının uzunca bir süre daha devam edeceğine dair taahhütler, finansal piyasalardaki risk algısının alışılmışın dışında hareket etmesine neden oluyor.

9 Nisan 2014 Çarşamba

Değişken Faizli Kredileri Sabitleme Zamanı


Faizlerin artması kaçınılmaz olacak

FED’in son toplantısında tahvil alımının 2014 son çeyreğinde tamamen sona ereceği ve faiz artırımının 2015’in ilk çeyreğinde yapılabileceği mesajı verilmişti. Bu nedenle FED faizlerinin 2015’te %1, 2016’da %2 seviyelerine yükseleceği bekleniyor. Şuan %0,33 seviyesinde olan libor’un 2020 yılında kadar %5 - %6 seviyelerine kadar yükselmesi muhtemel.

Birçok şirket, düşük maliyeti nedeniyle borçlanmalarını döviz cinsinden libora endeksli krediler aracılığıyla sağlamaktadır. Bilindiği üzere, özel sektörün borç yükü oldukça yüksektir ve her geçen gün artmaya devam etmektedir. Bu durum şirketlerin kırılganlıklarını artırmaktadır. Libora endeksli kredilerin ağırlıklı uzun vadeli olması, önümüzdeki dönemde değişken faiz (libor) riskinin yönetilmesi ve hedging işlemlerinin yapılması gerekliliğini arttırmaktadır.

2 yıldan uzun vadeli, değişken faizli krediler için bugünden IRS ile sabitleme yoluna gidilmesi, şirketlerin geleceği açısından önem arzetmektedir. Son birkaç yılda “libor+%3,5 / +%4,5” seviyelerinde kullanılan kredi maliyetleri, bugünlerde “libor+%6,5 / +%7,5 aralığında. Libor’un bugün bulunduğu %0,33 seviyelerinden, 5 yıl içinde %5-%6’lara çıkması ihtimali şirketler için büyük risk teşkil etmektedir.

18 Aralık 2013 Çarşamba

Fed Tahvil Alımlarını Azalttı - Günün Öne Çıkan Başlıkları 18/12/2013



Fed Tahvil Alımlarını Azalttı

Fed’in merakla beklenen toplantı kararları açıklandı. Tahvil alım miktarı Ocak ayından itibaren 10 milyar dolar azaltılarak 85 milyar dolardan 75 milyar dolara çekiliyor. (5 milyar usd konut sektörü endeksli tahviller, 5 milyar usd devlet tahvillerinden)

Alınan bu karar tahvil alımlarının önümüzdeki dönemde azaltılmaya devam edileceği anlamına gelmiyor. Enflasyon ve işsizlik verilerinin izlenmeye devam edileceği ve toparlanmanın sürmesi durumunda azaltıma devam edileceği yönünde bir görüş hakim. Bu da Ocak ve Mart ayında yapılacak toplantılar için hiçbir şeyin henüz netleşmediğini gösteriyor.

Ayrıca, önümüzdeki dönemde işsizlik tarafında iyileşme gelse dahi, enflasyonun orta vadeli %2 hedefinden uzak kalması durumunda sıfır faizli politikaya devam edileceği mesajı verildi.

Sıfır Faiz Politikasına Devam

Tahvil alımlarının azaltılmasına başlanmış olmasına rağmen sıfır faiz politikasının devam edilecek olması gelişmekte olan piyasalar için olumsuz anlamda çok da sert hareketler görmeyebileceğimize işaret ediyor.

Enflasyon; Gelişmiş Ülkelerin Korkulu Rüyası

Düşük faiz ortamı ve piyasalara pompalanan o kadar paraya rağmen, enflasyon düşük kalmaya devam ederek gelişmiş dünya ülkelerinin korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Politika yapıcılar içinse durum sürekli çıkmazlık içerisinde. Hem ABD, hem de Euro Bölgesi tarafında enflasyonun gelecekteki durumu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından izlenmesi gereken en önemli mesele.

BIST 100, günü hafif yükselişle 71.417 puandan kapadı.

ABD 10 yıl vadeli hazine tahvilinin faizi karar sonrası %2,89’u aştı ancak tekrar geri çekildi. EUR/USD paritesi karar sonrası 1,3680 seviyesine çekilerek Dolar/TL ise, 2,06 seviyelerine yükselmiş durumda.

Altının onsu 1.220 dolar seviyelerine çekilirken, brent petrol 109,3 seviyelerine yükselmiş durumda.  

Merkez Bankası Sıkılaştırma Kararı Verdi

Dün yapılan PPK toplantısı sonucunda Merkez Bankası (MB) beklendiği gibi faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi. Gecelik borç verme faizi %7.75, piyasa yapısı bankalar için borçlanma imkanı %6.75, gecelik borçlanma faizi %3.5, 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranı ise %4.5 seviyesinde bırakıldı.
Ancak MB likidite politikasına ilişkin yeni bir açıklama yaparak, TL likiditesinde sıkılaştırma yaparak,   1 haftalık repo ihalesinden verilecek en fazla fonlanma miktarını 10 milyar TL’den 6 milyar TL’ye düşürdü. 

Ayrıca, piyasa yapıcısı bankalara sağlanan toplam fonlama imkanı, DİBS ihalelerinden alınan ihraç değerinin %7’sinden %2’sine düşürüldü. Böylece piyasa yapıcısı bankalara tanınan fonlama imkanı mevcut durumda 23 milyar TL’den 6.5 milyar TL’ye düşürülmüş oldu. Karar sonrası gösterge tahvil %9,30 seviyelerine kadar yükseldi.

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.