1987'den bu yana, ihracatın ithalatı karşılama oranı ile Türkiye ekonomisinin büyüme oranları karşılaştırıldığında aralarındaki korelasyon oldukça yüksektir.
Bu Blogda Ara
28 Mart 2016 Pazartesi
6 Şubat 2016 Cumartesi
2016'da Dolar Ne Olur / Türkiye'de Portföy Hareketleri
2016'da Dolar Ne Olur
TCMB tarafından hazırlanan yılbaşından beri toplam portföy hareketi verilerinden de anlaşılacağı üzere, Türkiye'den 2015'den itibaren net para çıkışı yaşanıyor.
Başta FED'in faiz artırması olmak üzere küresel konjontürde yaşanan gelişmeler, seçim yılı nedeniyle iç siyası ortamdaki belirsizlik ve bölgedeki jeopolitik riskler 2015 dönem başı USD/TRL kurunun 2,32'li seviyelerden 3,00 seviyesine gerilemesindeki en büyük etkenler.
Türkiye ekonomisindeki konular malesef hep aynı, hep aynı şeyleri konuşuyoruz. 2015'de Doları artıran nedenler neyse 2016'da Doların aynı seviyerde kalmasını sağlayacak olan nedenler hemen hemen aynı.
Normal şartlar altında kur artışının 2016'da da devam etmesi ve kurun 3,50'nin de üzerine çıkması beklenir. Ancak, FED tarafında yapılan faiz artırımının beklenenden daha uzun süreceğine ilişkin açıklamalar, iç siyasi ortamın tek parti dönemiyle birlikte istikrara kavuşmuş olması, bölgedeki jeopolik risklere rağmen yapılan BATI'dan yana söylemler bu doğrultuda rating kuruluşlarınca yapılan olumlu açıklamalar nedeniyle 2016'da kurun 2015'de olduğu gibi yükseleceğini düşünmek pek de mümkün gözükmüyor.
Özetle; 2016 Dolar kuru açısından dalga boyunun yüksek (volatilitenin yüksek) olduğu, ancak, günün sonunda kurdaki artışın sınırlı kalacağı bir yıl olacaktır. Taa ki bugünkü şartların aksine bir hikaye oluşuncaya kadar.
Orta Vadeli Plan 2016 - 2018
11/01/2016 tarihinde, 2016-2018 yıllarına ilişkin revize Orta Vadeli Plan yayınlandı. İş yoğunluğumdan dolayı yayınlanan OVP'yi değerlendirme fırsatı bulamamıştım.
Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen, Türkiye'nin 3 yıllık yol haritasını birkaç cümleyle özetlersek; makroekonomik istikrarın korunduğu, cari açığın ve enflasyonun aşamalı olarak
düşürüldüğü bir ortamda temel olarak yapısal reformlar yoluyla büyümenin artırılması
ve daha kapsayıcı hale getirilmesi hedeflenmiştir.
Bu hedef çerçevesinde,
yapısal reformların hayata geçirilmesine kararlılıkla devam edileceği ve büyüme
stratejisi açısından büyük öneme sahip olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Onuncu
Kalkınma Planında yer alan ve daha önce kamuoyuyla paylaşılan 25 Öncelikli
Dönüşüm Programının uygulanmasının etkin bir şekilde takip edileceği
vurgulanmıştır.
Programın makroekonomik çerçevesi oluşturulurken; dönem
içerisinde, belirsizlik ortamının azalacağı, küresel büyümenin tedrici olarak
artacağı, ticaret ortaklarının ılımlı büyüyeceği, finansal piyasalardaki
dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin azalacağı, Fed’in faiz artırımlarının
tedrici olacağı ve bu kararların ekonomi üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı,
büyümenin finansmanında yurt içi tasarruflarla birlikte yabancı sermaye
girişinin belirli bir katkıyı sağlayacağı, dış ticaret hadlerinde göreli bir
iyileşme olacağı varsayılmıştır.
·
Geçen yıl yayınlanan Orta Vadeli Program'da (OVP), 2015 için
öngörülen yıllık %3'lük büyüme rakamı, yeni OVP'de yıllık % 4’e
çekilmiştir. 2016 yılı için büyüme yıllık % 4'ten % 4,5’e revize
edilirken, söz konusu rakam 2017 yılı için % 5,0 (önceki 4,5%), 2018 için de %
5 olarak tahmin edilmiştir.
·
Önceki OVP'de bu yıl sonu için yıllık %7,6 olarak beklenen TÜFE
tahmini, yıllık %8,8'e, 2016 için yıllık %6,5'tan yıllık %7,5’a,
2017 için ise yıllık %5,5'ten %6,0'a çıkarılmıştır. 2018'de de TÜFE için
%5 tahmini aynı bırakılmıştır.
·
Merkezi yönetim bütçe açığının, 2015’de GSYH’nin %1,2 (önceki %1,3),
2016’da %1,3 (önceki %0,7), 2017’de %1,0 (önceki %0,6) , 2018’de ise %0,8
olması beklenirken (önceki %0,4), FDF (faiz dışı fazla)’nin, 2015’de GSYH’nin
%1,5 (önceki %1,5), 2016’da %1,2 (önceki %1,8), 2017’de %1,4 (önceki
%1,9) ve 2018’de %1.4 (önceki %2,0) olması beklenmektedir.
·
AB tanımlı kamu borç stoğunun, 2015’de GSYH’nin %32,6’a (önceki %34),
2016’da %31,7’e (önceki %32,8), 2017’de %30,5’e (önceki %31,3) ve 2018’de
%29,5’e (önceki %30) gerilemesi beklenmektedir.
Özetle; yüksek büyüme amaçlanırken, maliye politikası gevşetiliyor. Enflasyon konusunda daha gerçekçi hedefler belirlenmiş olması olumlu. Ancak, makroekonomik çerçeveye ilişkin varsayımlar, gerçekçi olmadığı kadar oldukça iyimser. Jeopolitik risklerin uzun sürmemesi ve olumlu bir küresel konjonktür halinde OVP'deki büyüme hedeflerine yaklaşılması mümkün olabilir. Fakat büyüme performansının zayıflaması halinde bütçe hedeflerinin de gerçekleşmesi pek de kolay gözükmüyor.
28 Aralık 2015 Pazartesi
30 Kasım 2015 Pazartesi
Hangi Finansal Tablolar Hazırlanmalı, Finansal Tabloların Hazırlanması ve Sunumu
Türk Ticaret Kanunu (TTK) uyarıca finansal tabloların hazırlanması ve sunumu ile ilgili düzenlemeler artık “Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu” (KGK) tarafından yapılmaktadır.
Son dönemde TTK, KGK ve Bakanlar Kurulu tarafından ortaya atılan yeni düzenlemeler nedeniyle, Şirketlerin hangi finansal tabloları hazırlayacağı konusunda tereddüte düştüğü görülmektedir. Hakikaten mevzuat birbirine girmiş durumdadır. Şirketlerin bağımsız denetime tabi olup olmadığı, TMS/TFRS mali tablolar hazırlamasının gerekip/gerekmediği veya konsolide finansal tablo mu yoksa solo(bireysel) finansal tablo mu hazırlayacağı yada Muhasebe Sistemi Uygulamaları Genel Tebliği’nin (MSUGT) ne anlama geldiği tam olarak anlaşılamamış, yapılan düzenlemeler kafa karışıklığına neden olmuştur. Bu yazımızda, şirketlerin hangi finansal tabloları hazırlaması gerektiği konusunda bir nebze olsun bu kafa karışıklığına son verilmesi amaçlanmıştır.
Aşağıdaki konuyu özetleyen güzel bir tablo yer alıyor. Konuyu anlamak isteyenler için bu tablonun ezberlenmesi elzem.
3 Temmuz 2015 Cuma
Nakit Sermaye Artışına Vergisel Teşvik
07 Nisan 2015 tarihli 29319 sayılı
resmi gazetede yayınlanan, “bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanun”un 8. Maddesi ile, (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/04/20150407-19.htm)
13/06/2006 tarihli ve 5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun Diğer İndirimler başlığı altındaki 10. Maddesinin birinci
fıkrasına bazı eklemeler yapılmıştır. (http://www.istanbulsmmmodasi.org.tr/html.asp?id=6053)
Bu eklemelerle; Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren
kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin,
ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya
çıkarılmış sermaye tutarlarındaki NAKDİ SERMAYE ARTIŞLARI veya yeni kurulan
sermaye şirketlerinde ÖDENMİŞ SERMAYENİN NAKİT OLARAK KARŞILANAN KISMI üzerinden
TCMB tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca
açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz
oranı” dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın
%50’si kurum kazancından indirilebilir hale gelmiştir. Uygulama 01/07/2015
tarihi itibariyle yürürlüğe girdi.
Ancak, 30/06/2015 tarihinde
yayınlanan 2015/7910 sayılı kararname eki kararıyda bu uygulamaya ilişkin
birçok düzenmeye gidlmiştir. (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/06/20150630-14-1.pdf)
Asıl işi sermaye yatırımı olan,
ana faaliyet konusu şirketlere iştirak etmek, ortak olmak veya satın almak,
karşılığında ise, temettü geliri elde etmek olan Holding statüsündeki Şirketlerin
bu düzenmeyle uygulama dışında bırakıldığı gözükmektedir. Durum böyle olunca, bu teşvikten yararlanan Şirket sayısı bir hayli azalacaktır.
İlgili düzenlemeyle uygulama
dışında bırakılan bazı başlıklar aşağıdaki gibidir, detayları için kararnamenin tamamına paylaştığım linklerden ulaşabilirsiniz.
a) Gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye,
organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest
meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet
satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri için,
b)Aktif toplamının %50 veya daha fazlası bağlı menkul kıymetler, bağlı
ortaklıklar ve iştirak paylarından oluşan sermaye şirketleri için,
c) Artırılan nakdi sermayenin başka şirketlere sermaye olarak konulan
veya kredi olarak kullandırılan kısmına tekabül eden tutarı için,
1 Temmuz 2015 Çarşamba
Türkiye'nin Dış Borcu
2015 ilk çeyrek itibariyle Türkiye'nin brüt dış borç stoku toplam 392,8 milyar USD, aynı dönemde GSYH ise, 180,6 milyar USD olarak açıklanmıştır.
İlk çeyrek GSYH verisi tahmini olarak yılsonu için projekte edilirse 2015 yılında; 180,6 x 4 =722,4 milyar USD seviyesinde olacağı varysayılabilir.
Bu durumda, dış borcun milli gelire oranının bugün itinariyle %54,4 seviyesinde olduğu söylenebilir. 2006 yılında bu oranın %39,5 olduğu düşünüldüğüne yıllar itibariyle Türkiye'nin borçlanma seviyesinin arttığını gözlemleyebilmekteyiz.
Bazı rakamsal veriler tek başlarına ele alındığında aldatıcı olabilmektedir. Örneğin; "dış borç, yıllar itibariyle artıyor." denildiğinde rakamsal olarak arttığı anlaşılabilir ancak büyüklüğü anlamında herhangi bir öngörü sağlayamaz. Bu söylemin ardından her zaman şöyle bir soru gelebilir; neye göre, kime göre artıyor? 392,8 milyar USD tutarındaki bir büyüklük neyi ifade etmektedir?
Finansal piyasalarda, ülke riskini değerlendirme imkanını sağlayan önemli rasyolardan biri kuşkusuz "Dış Borç / GSYH" rasyosudur. Bu nedenle, dış borcun değerlendirilmesin bu rasyo mutlaka dikkate alınır.
Türkiye'nin net dış borç stoku = 392,8 milyar USD
Detaylarını incelediğimizde;
- %71'i Özel Sektör, %29'u Kamu tarafından temin edilmiş,
- %50'si Finansal Kurumlar tarafından temin edilmiş, (özel + kamu)
- %33'ü Kısa Vadeli, %67'si Uzun Vadeli,
- %60'ı USD cinsinden, %30'u EUR cinsinden,%2'si JPY, kalanı diğer para birimlerinden,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Ekonomik Takvim
Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.