
Euro
Bölgesi’nde ülke bütçelerinde gözlemlenen iyileşme ve sıkı kredi koşulları
büyüme üzerine olumsuz etki ederken; ABD için ise ekonomik koşullar büyümeyi
destekliyor. Gelişmekte olan ülkeler için durum daha olumlu. Asya, Latin
Amerika ve Afrika ülkelerinin 2013 yılında daha güçlü bir büyüme performansı
göstermesi bekleniyor. Ancak, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri büyüme
oranının 2012’nin altında kalması bekleniyor.
Gelişmiş
Avrupa Ekonomilerinde
ekonomik aktivitedeki zayıflık devam ediyor. Enflasyon baskısı bölge için
giderek ılımlı bir görünüme kavuşuyor. Eğer Avrupa’daki politika yapıcılar
kapsayıcı bir bankacılık birliği oluşturabilir ve yapısal reformlar büyümeyi
olumlu etkileyecek nitelikte olursa bölgedeki büyüme oranları çevre ülkelerden
gelecek katkıyla iyileşir.
Gelişmekte
olan Avrupa ülkeleri
Euro bölgesine göre daha ılımlı bir tablo çiziyor. 2013 büyüme rakamının ılımlı
olmasına, finansal piyasadaki iyileşme sinyalleri ve finansal koşullarındaki
gevşeme neden oluyor. Ancak, Euro bölgesinin karşı karşıya olduğu uzun süreli
durgunluk bölge için aşağı yönlü risk olarak dikkat çekiyor. Gelişmekte olan
Avrupa’nın öncelikli ihracat pazarının Euro bölgesi olması bu riski önemli
kılıyor.
ABD
ekonomik görünümü
Avrupa’ya göre daha olumlu. Kredilerdeki büyüme, bankaların borç verme
koşullarının gevşetilmiş olması, inşaat faaliyetlerinin 2012 yılında ivme
kazanması, konut fiyatlarındaki artış ve işsizlik oranını %8’in aşağısına çeken
istihdam rakamları bu olumlu tablonun nedenleri. Euro bölgesi borç krizinin
kötüleşmesi halinde ABD uluslararası ticaret ve finansal kanallar yoluyla
olumsuz etkilenecektir. Böyle bir durumda riskten kaçmak isteyen yatırımcılar,
Amerikan dolarını güçlendirebilir. IMF ayrıca, 2016 yılının
başlangıcında Fed’in faizleri yukarıya çekeceğini ancak büyümeye ilişkin yukarı
yönlü risklerin somutlaşması halinde bu kararın daha da erken alınabileceğini
öngörüyor.
Asya
ekonomilerinde iş
gücü piyasasının, tüketime ve özel yatırımlara katkısının devam edeceği
öngörülüyor. Özellikle Çin kaynaklı bölge içi talebin ve Japonya’daki politika
kararlarıyla gelen iyileşmenin bölgeye olumlu yansımaları oldu. Yen’de yaşanan
değer kayıpları bölge ekonomilerinden bazılarını doğrudan Japonya ile rekabete
iterken, Japonya ile kaynak zinciri açısından bağı olan ekonomiler için olumlu
bir unsur oldu. Japonya’daki parasal genişlemenin başarılı olabilmesi
için büyüme ve mali reformlarla desteklenmesi şart.
Latin
Amerika için 2013’te
artan dış talep ve bazı ülkelerde yapılan para politikasındaki gevşemenin büyümeye
katkı yapması bekleniyor. Yapılan büyüme tahminlerinde en göze çarpan yükseliş
Brezilya’ya ait. 2012’de %0.9 büyüyen Brezilya ekonomisinin 2013 yılında %3
büyüyeceği tahmin ediliyor. Latin Amerika’da politika yapıcıların mali
önlemleri güçlendirmesi, finansal kırılganlıkların sınırlandırılması ve
büyümeyi destekleyici adımlarla hareket edilmesi
gerekiyor.
Bağımsız
Devletler Topluluğu ülkeleri
özellikle de Avrupa kıtasında yer alanlar ekonomik yavaşlamadan en çok
etkilenen ülkeler. İç talepteki azalış bu olumsuz görünüme katkı yapıyor. Rusya
için ihraç edilen petrolün fiyatının artık yükselmiyor oluşu, iç talebi azaltan
önemli bir etken. Bölge için yapısal reformlar ve kurumsal iyileşme önemli.
Orta
Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin
büyüme tahminlerini, karşılaşılan politik riskler ve petrol üretimindeki
düşüş olumsuz etkiliyor. Bölgenin toplam petrol
üretiminin küresel ölçekte azalan petrol talebi ile birlikte 2013 yılında
azalması öngörülüyor. Petrol ithalatçısı bölge ülkeleri ise ekonomik görünüm
açısından 2012’den daha olumsuz bir tabloya sahip. Öncelikle, Arap baharının ve
Suriye’deki iç çatışmanın yarattığı belirsizlikler turizm gelirlerini
(özellikle Mısır ve Lübnan için) düşürmüş durumda. Yüksek emtia fiyatları ve
Avrupa kaynaklı azalan talep bu olumsuz tabloya katkı yapıyor. Doğrudan yabancı
yatırımlar ve ihracat düşüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder