Bu Blogda Ara

18 Ekim 2010 Pazartesi

Japon Yeni ZEDE ler


17 Eylül 2010 tarihinde yayınlanmıştır.
 
Bugün bütün haber sitelerinde ortak bir haberle karşılaştım. Japon Yeni Zede ler hakkında hazırlanan bu haber noktasına virgülüne kadar değiştirilmeden her yere servis edilmiş. Zamanında Japon Yeni’nin cazibesine kapılıp konut kredisi çeken 200 binin üzerinde vatandaşın zor durumda olduğunu iddia eden haberde mağdur olduklarına inanan bu kişilerin hükümetten çözüm beklediği belirtilmiş. (Dalgalı döviz kuru tartışmalarının yapılmaya çalışıldığı bir durumda)

Müşterilerine kredi vermek için her yolu deneyen kimi bankalar ve emlak şirketleri, 2007 yılından itibaren TL ve diğer döviz kurlarına göre daha cazip olan Japon Yeni ile kredi vermeye başlamıştı. Japon Merkez Bankası'nın belirlediği faiz yüzde 0 olunca, piyasalardan yüzde 1 gibi düşük faizlerle borçlanmak mümkün olmuştu. Birçok kişi Yen borçlanıp konut satın aldı. Özellikle 2002-2007 döneminde Japon Yeni cinsinden borçlananlar ciddi avantajlar elde etti. Japon Yeni; TL, Dolar ve Euro cinsi kredi faizlerine kıyasla büyük avantaja sahipti. 2007 yılından itibaren kur da önemli yükselişler yaşanması tüm bu avantajları ortadan kaldırdı.


17 Eylül 2007 de 100JPY karşılığı TL 1,10-TL
17 Eylül 2008 de 100JPY karşılığı TL 1,19-TL
17 Eylül 2009 da 100JPY karşılığı TL 1,61-TL
17 Eylül 2010 da 100JPY karşılığı TL 1,74-TL

Yukarda 100JPY nin yıllar itibariyle TL karşılığı verilmiştir. 2007 yılında alınan 200 bin TL lik kredi borcu 2010 yılında 320 bin TL haline gelmiş durumda. JPY krediler genelde konut kredisi olarak kullanıldığından uzun dönemde kur riskine karşı oldukça savunmasız durumdadır. Finans literatüründe buna “KUR RİSKİ” denilmektedir. Uzun vadeli döviz işlemlerinde her zaman kur riski mevcuttur. Bu nedenle bu tür işlere girenler ciddi finansal hesaplamalar sonucu belli öngörülerle hareket etmek zorundadır. Hayatı boyunca JPY görmemiş cahil insanların bu tür krediler alarak kendilerini borca sokması sadece kendilerinin suçudur. Mağduriyet söz konusu değildir. Akılsız başlarının cefasını şimdi aileleriyle beraber çekmektedirler. Bir de utanmadan hükümetten yardım dilemektedirler. Oh ne güzel dünya biz de gidip 500bin TL kredi çekelim ödemeyelim hükümette bize yardım etsin böyle şey düşünülebilir mi?

Daha 10 yıl öncesine kadar Dolar ve Mark her gün yükseliyordu. Dövizle borçlanmak ne demek, Dolar ve Mark yatırım aracıydı. Hatta bazıları o dönemlerde bankadan TL kredi çekip dövize yatırıyordu. Herkes kendini sağlama almak için aile-dost arasında bile birbirine dövizle borç veriliyordu. O dönemleri unutmamak gerekir. Ekonomi Türk bloğunda sürekli tasarruf yapın, tasarruflarınızı iyi değerlendirin, sigorta yaptırın, finans ve ekonomi hakkında az da olsa kendinizi geliştirin, risklerini minimize etmeden iş yapmayın, bunları yapamıyorsanız en azından “Geliriniz hangi para birimi ise o para birimi ile borçlanın” mesajları verilmekte. Sanırım kendini mağdur hissedenlere ve henüz daha mağdur olmamışlara bu mesajları iletmeye çalışmaktan daha büyük bir yardım olamaz.

17 Ekim 2010 Pazar

Eurobond da Ne Ola Kİ ???

14 Eylül 2010 tarihinde yayınlanmıştır.

Eylül ayındayız. Bu sene de tatil döneminin sonuna geldik gibi görünüyor. Ramazan ağustos ayına denk gelmesiyle tatil programlarını değiştirse de sonuçta birçok kişi ramazan öncesi deniz-kum-güneş keyfini doyasıya sürmüş oldu. Umarım herkesin tatili güzel geçmiştir.

Zamanında Almanya’ya işçi olarak gitmiş ve çoğu gurbetçi gibi düzeni kurduktan sonra dönememiş bir dayım var. Her sene imkan buldukça 3-4 hafta Türkiye’ye gelir, biraz akrabalarda kalır biraz da tatile kuşadasına gider. Bu sene geldiğinde yazlık almak istediğini ve bu iş için yüzbin dolar harcamayı planladığını öğrendim. Yaz bitti, bu sene yazlık alması kısmet olmadı ama şahsen benim yüzbin dolarım olsa asla yazlık almaya niyetlenmezdim.

Bizim Türk milletinin genin de mi vardır yoksa yetiştirme tarzında mı bilinmez, eline toplu para geçtiğinde ya araba alır ya ev alır ya da gider yazlık alır zaten. Hadi diğerleri ihtiyaç ama yazlığa para yatırmak kadar saçma bir yatırım olamaz. Yılda en fazla 1 ay kalabileceğiniz bir ev için bu kadar para harcamak ne kadar doğru olabilir?

Her sene aynı yerde tatil yapmak oldum olası bana sıkıcı gelmiştir. Aynı şeyi dayıma da anlattım. Senede bir aylığına kafa dinlemeye geleceksin hem kendi işini kendin yapacaksın (yemek, bulaşık, temizlik), hem de her sene aynı yere gitmek zorunda kalacaksın. Ben olsam ayırdığın parayla eurobond alırım, 6 ayda bir aldığım kupon ödemelerini biriktirir her sene farklı yerde tatil yaparım üstelik 5 yıldızlı otelde keyfini çıkara çıkara:)

Dayım dedi ki; EUROBOND da ne ola ki???

Dedim ki; dayıcım şu yazlık için ayırdığın parayı gel bizim devlete 24 yıllığına borç verelim. Devlette aldığı bu borca karşılık 6 ay da bir bize bir miktar faiz ödesin. Nasıl olsa sen bu parayı gözden çıkarmışsın dedim. Sonra dayım sordu; verdiğim borcu taksit taksit mi geri alacağız? Dedim; hayır, 24 sene sonra verdiğimiz paranın büyük kısmını da geri alacağız. İşte bu sistemin adına Eurobond almak denir.

Hemen bu işin fizik kimyasını ölçmek için internetten 2034 vadeli 6 ay da bir %4 kupon ödemeli eurobond’un alış fiyatına baktık. 1270 $ karşılığında 1 adet eurobond alınabileceğini öğrenmiş olduk. Bu demek oluyor ki, elimizdeki 100bin $ karşılığında yaklaşık 79 tane eurobond alabiliriz.

Eurobond başına, 2034 yılına kadar 6 ay da bir 40 dolar kupon ödemesi alacağımızı düşünürsek, 6 ayda bir 79*40=3160 $ kupon ödemesi elde ederiz. Bu da yılda 3160*2=6320 $ etmektedir. Bugünlerde dolar kurunun 1,50-TL civarında olduğu düşünülürse, 6320*1,50=9480-TL Dedim; dayı sen Almanya’dan direkt tur şirketiyle gelsen, her sene Türkiye’nin istediği köşesinde istediğin gibi tatil yaparsın. Üstelik 2034 yılında da 79bin $ toplu olarak geri alacaksın dedim. Bana dediki; napayım 24 sene sonra 84 yaşımda gelecek parayı? Dedim; yorma kendini bana verirsin:)

Eurobond hakkında yeterli bilgisi olmayanlar için, yukarıda bahsedilenler ilgi çekebilir. Hatta karlı bir iş gibi görünebilir. Hatta öyle de olabilir. Piyasada belirli tarihlerde vadeleri dolan birçok eurobond işlem görmekte. Hepsinde vade, kupon ödemesi ve alış-satış fiyatı farklılık göstermektedir. En karlısını bulabilmek için ciddi finansal hesaplamalar yapmak gerekir. 24 yıllık getirileri hesaplamak ciddi bir iştir, çünkü bugunkü 79bin $ ile 24 sene sonraki aynı değerde değildir.

*Olayın en can alıcı noktasını anlatabildiğime inanıyorum. Bazı şeyleri gözden kaçırmamak gerekir.

14 Ekim 2010 Perşembe

Sabit Fiyat Kime Yarar Kime Zarar

13 Eylül 2010 tarihinde yayınlanmıştır.


Geçen gün gazetede bir haber okudum. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattında yapılan işletme anlaşmasında Türkiye bölümünü işleten BOTAŞ İnternational Limited’in (BIL) kısa süre önce atanan Genel müdürü İbrahim Palaz ile yapılan bir ropörtaja yer verilmiş. Haberde, Türkiye ile BTC hattının sahibi konumundaki İngiliz BP şirketi arasında belirlenen varil başına 0,35 cent ücret ile 40 yıl boyunca sabit fiyattan yapılan anlaşmanın Türkiye adına utanç verici olduğundan yakınmış.

BTC hakkında pek fazla bilgim olmadığı için haberi dikkatle okumaya devam ettim. Bir yandan da finansal açıdan 40 yıl boyunca sabit fiyattan yapılan bir anlaşmanın ne derece mantıklı olabileceğini anlamaya çalıştım. BTC hakkında da kısaca bilgi edindim sizlerle de bunu paylaşmak istiyorum.

Hazar petrollerini Türkiye üzerinden dünyaya servis eden BTC, 2 haziran 2006 yılında petrol sevkiyatına başlamış. Hattan bugüne değin geçen 50 ayı aşan dönemde 950-960 milyon varil ham petrol taşınmış. Buraya taşınan petrol ise tankerler aracılığıyla tüm dünyaya pazarlanmaktaymış.

Yapılan anlaşma kapsamında BIL’in, 40 yıl boyunca taşınan her varil petrolden 35 sent sabit ücret alacağı öngörülmüş. BTC hattının sahibi konumunda bulunan İngiliz BP ile yapılan işletme anlaşmasının gereği bu şekildeymiş. BOTAŞ bu konu hakkında tahkim’e başvurmuş ve bir dizi talepte bulunmuş. Bu taleplerden bir tanesi sabit fiyattan vazgeçilerek her yıl %3 oranında fiyat artışına gidilmesiymiş.

Bu verilerle yapılan anlaşmayı finansal açıdan incelersek ilginç sonuçlar elde edeceğimize inanıyorum. Bazı hesaplamaları ben yaptım bu nedenle verdiğim rakamlara itibar etmeyenler gidip kendileri de hesaplayabilirler.


*Temmuz ayı itibariyle varil/adet

Yıllık ortalama 250 milyon varil petrol taşındığı düşünülürse 35 sent ücretten 87,5 milyon dolar kazanç elde edilir. Bu da 40 yılda “NOMİNAL” olarak 3,5 milyar dolar civarında bir rakama denk gelir.

40 yıllık bir süreçte dolar’ın değeri doğal olarak hep aynı kalmayacaktır. Sabit olarak verilen 35 sent fiyatta artış olmazsa reel değer hergeçen gün biraz daha azalacaktır. Doların yıllık ortalama %3 civarında enflasyon etkisiyle değer kaybettiğini varsayarsak 40 yıl boyunca elde edilecek “REEL” kazanç 2 milyar dolar olacaktır. Aradaki 1,5 milyar dolara yakın servet kaybı çaktırmadan BOTAŞ’ın cebinden çıkıp diğer ortaklar arasında paylaşılmış olacaktır. Tabi bu varsayımı yaparken diğer ortakların anlaşmalarının bu şekilde sabit fiyattan olmadığını düşünerek yapıyorum.

40 yıllık sabit fiyat getirisiyle böylesine bir anlaşmaya imza atan kendilerine de finans uzmanı sıfatı yakıştıran yurttaşlarımızı tebrik ediyorum. Bu kadar karlı bir anlaşma yapmak herkesin harcı değildir hakikaten.

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.