Bu Blogda Ara

10 Nisan 2017 Pazartesi

Turizm Sektörü Daralmaya Devam Ediyor

Yabancı turist sayısı bir önceki yıla göre 30% düşüş göstererek 2016’daki toplam turizm gelirleri 18,7 milyar dolar seviyesine geriledi. (2015: 26,6 milyar dolar / 2014:29,6 milyar dolar) Son 2 yıllık süreçte turizm gelirlerinde toplam 37%’ye varan gerileme kaydedilmiş durumda.

Bölgedeki jeoplitik riskler, siyasi riskler ve güvenlik konusundaki endişeler nedeniyle düşüşün 2017’de devam etmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Buna ayrıca yurtiçinde ciddi bir alternatifi olmayan booking.com’un da yasaklanması eklendiğinde adeta işlerin daha da kötü gitmesi için daha ne yapılabilirdi ki dedirtiyor.

Turizm Sektörü



Sektördeki kötü gidişatın istihdam tarafında da etkisinin önümüzdeki sezonda daha da hissedileceğini şimdiden söyleyebiliriz. Bu sene satılık otel ilanları görmemiz oldukça olası.


Rakamlar da bunu Şubat 2017 itibariyle teyit eder nitelikte. 


Büyüme ile İşsizlik Arasındaki Korelasyon

Türkiye ekonomisi 2016 yılında yüzde 2,9 ile piyasa beklentilerinin üzerinde büyüdü. Piyasa beklentisi genel itibariye yüzde 2,00-2,20 seviyesindeydi.

Büyümenin piyasa beklentisinin üzerinde gerçekleşmesinin iki temel nedeni var.

Birincisi; son çeyrekteki büyümenin tahminlerin çok üstüne çıkarak yüzde 3.5 düzeyinde gerçekleşmesi.

İkincisi; İkinci ve üçüncü çeyreğe ilişkin GSYH büyüklükleri önemli ölçüde revize edildi.

TÜİK daha önce birinci çeyrek büyümesini yüzde 4.5 olarak açıklamıştı. Bu oranda bir değişiklik olmadı. Ancak ikinci çeyrek büyümesi yüzde 4.5'ten yüzde 5.3'e, üçüncü çeyrek oranı ise yüzde 1.8 küçülmeden yüzde 1.3 küçülmeye revize edildi. Bu revizyonlar, 2015 büyüklükleri değişmeden, yani 2016 rakamları iyileştiği için gerçekleşmiş oldu.

Revize olmasaydı büyüme yüzde 2,5 seviyesinde kalacaktı. İkinci çeyrek oranının 0.8 puan, üçüncü çeyrek oranının da 0.5 puan iyileşme göstermesi, yani toplamda 1.3 puanı bulan bu iyileşme, yıllık GSYH'ye 0.4 puan etki etti ve yılı yüzde 2,9 büyüme ile kapatmış olduk.

11/01/2016 tarihinde yayınlanan Orta Vadeli Plan 2016-2018’de, 2016 yılı için öngörülen büyüme tahmini yıllık yüzde 4’den yüzde 4,50’ye revize edilmişti. Sonrasında, 04/10/2016’da ise bu sefer görüldü ki bunun gerçekleşmesi mümkün değil, bu sefer büyüme oranı yüzde 3,2’ye düşürülerek revize edildi. Buna rağmen büyüme beklentilerin çok çok altında kalarak yüzde 2,9 seviyesinde gerçekleşmiş oldu. (Büyüme oran hesabında revize yapılmamış olsaydı yüzde 2,5 seviyesinde gerçekleşmiş olacaktı.)

6 Nisan 2017 Perşembe

Enflasyon Artmaya Devam Ediyor ...

TÜFE’de (2003=100) 2017 yılı Mart ayında bir önceki aya göre %1,02, bir önceki yılın Aralık ayına göre %4,34, bir önceki yılın aynı ayına göre %11,29 ve on iki aylık ortalamalara göre %8,21 artış gerçekleşti.
Bu ne demek? Yılbaşında ortalama 8,50% zam alan birinin zammının yarısı yılın ilk üç ayında uçtu gitti demek.

Merkez Bankası’nın Ocak ayında revize ettiği 8,00%’lik 2017 TÜFE beklentisinin gerçekleşmesi artık mümkün gözükmüyor. Revize etmeden önceki enflasyon hedefi olan 6,50% artık bir hayaL


Enflasyon artışının alt kalemlerine baktığımızda (Alköllü içecekler ve tütün kalemini hariç bırakırsak eğer) temelde 3 ana başlıktan kaynaklandığı görülmekte. Artış oranına göre sırasıyla; Ulaştırma 17,7%, Sağlık 13,3% ve Gıda 12,5%.


Hanehalkı tüketim harcaması dağılımına göre değerlendirdiğimizde de (2016 verileri henüz açıklanmadığı için 2015 verilerini kullandık.) yıllık Mart 2017 yıllık TÜFE 11,20% seviyesinde çıkmaktadır.



26 Aralık 2016 Pazartesi

İŞSİZLİK ORANI NEREYE GİDİYOR?

Bir ekonomide çalışmak isteyip te insanların iş bulamamasına işsizlik denir. Diğer bir ifadeyle istihdam sağlanamama da diyebiliriz. Şimdi gelelim işsizlik oranı nedir’e işsizlik oranı; çalışmak isteyen insanların toplam iş gücündeki payını ifade eder. 

Matematiksel bir ifade ile anlatmak istersek; 
İşsizlik Oranı = (İşsiz Sayısı / İş Gücü) *100

Temel bilmemiz gereken şeyleri öğrendik , sırada yorumlamak var.İşsizlik gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde fazlaca görülmektedir. Bildiğimiz üzere ülkemizde de işsiz sayımız yeterince fazla ve doğurduğu sorunlarda epeyce büyüktür. İşsiz kalan kişilerin üzerinde gördüğümüz ekonomik ve psikolojik etkileri çevresine de yansıtarak daha büyük sonuçlar doğurur. Bu sonuçlar doğrultusunda ekonomi politikalarının ve hükümetin tam istihdam sağlaması hedefi önemlidir. Aksi taktirde işsizlik oranı daha fazla artacak gibi gözüküyor.  Yüksek oranlı işsizlik ile mücadele eden Türkiye’nin özellikle son dönemlerde işsizlere ve işgücü piyasasına yeni dahil olan genç işsizlere istihdam olanağı sağlayamadığı kabul edilmektedir bu doğrultuda işsizlik oranlarında bir azalma olmadı aksine daha da arttığını görmekteyiz. İçinde bulunduğumuz bu yılda işsizlik oranları açıklandıkça büyüklerimizin deyimiyle yüreklerimiz ağzımıza geldi. Dur durak bilmeyen bu yükselmede aklımıza ilk gelen şey ; ‘Yeni mezunlar iş bulabilecek mi ?’ böyle devam ederse çok zor gözüküyor. Bu yıl ki işsizlik oranlarına baktığımız her açıklanan oran adeta bir diğeri ile yarışıyor. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 20’ye dayandı , yani bu demek oluyor ki 5 gençten biri işsiz.

28 Mart 2016 Pazartesi

İhracatın İthalatı Karşılama Oranı ile Ekonomik Büyüme İlişkisi

1987'den bu yana, ihracatın ithalatı karşılama oranı ile Türkiye ekonomisinin büyüme oranları karşılaştırıldığında aralarındaki korelasyon oldukça yüksektir.


6 Şubat 2016 Cumartesi

2016'da Dolar Ne Olur / Türkiye'de Portföy Hareketleri


2016'da Dolar Ne Olur

TCMB tarafından hazırlanan yılbaşından beri toplam portföy hareketi verilerinden de anlaşılacağı üzere, Türkiye'den 2015'den itibaren net para çıkışı yaşanıyor.

Başta FED'in faiz artırması olmak üzere küresel konjontürde yaşanan gelişmeler, seçim yılı nedeniyle iç siyası ortamdaki belirsizlik ve bölgedeki jeopolitik riskler 2015 dönem başı USD/TRL kurunun 2,32'li seviyelerden 3,00 seviyesine gerilemesindeki en büyük etkenler.

Türkiye ekonomisindeki konular malesef hep aynı, hep aynı şeyleri konuşuyoruz. 2015'de Doları artıran nedenler neyse 2016'da Doların aynı seviyerde kalmasını sağlayacak olan nedenler hemen hemen aynı.

Normal şartlar altında kur artışının 2016'da da devam etmesi ve kurun 3,50'nin de üzerine çıkması beklenir. Ancak, FED tarafında yapılan faiz artırımının beklenenden daha uzun süreceğine ilişkin açıklamalar, iç siyasi ortamın tek parti dönemiyle birlikte istikrara kavuşmuş olması, bölgedeki jeopolik risklere rağmen yapılan BATI'dan yana söylemler bu doğrultuda rating kuruluşlarınca yapılan olumlu açıklamalar nedeniyle 2016'da kurun 2015'de olduğu gibi yükseleceğini düşünmek pek de mümkün gözükmüyor. 

Özetle; 2016 Dolar kuru açısından dalga boyunun yüksek (volatilitenin yüksek) olduğu, ancak, günün sonunda kurdaki artışın sınırlı kalacağı bir yıl olacaktır. Taa ki bugünkü şartların aksine bir hikaye oluşuncaya kadar.



Orta Vadeli Plan 2016 - 2018

11/01/2016 tarihinde, 2016-2018 yıllarına ilişkin revize Orta Vadeli Plan yayınlandı. İş yoğunluğumdan dolayı yayınlanan OVP'yi değerlendirme fırsatı bulamamıştım.

Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen, Türkiye'nin 3 yıllık yol haritasını birkaç cümleyle özetlersek; makroekonomik istikrarın korunduğu, cari açığın ve enflasyonun aşamalı olarak düşürüldüğü bir ortamda temel olarak yapısal reformlar yoluyla büyümenin artırılması ve daha kapsayıcı hale getirilmesi hedeflenmiştir. 

Bu hedef çerçevesinde, yapısal reformların hayata geçirilmesine kararlılıkla devam edileceği ve büyüme stratejisi açısından büyük öneme sahip olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Onuncu Kalkınma Planında yer alan ve daha önce kamuoyuyla paylaşılan 25 Öncelikli Dönüşüm Programının uygulanmasının etkin bir şekilde takip edileceği vurgulanmıştır. 

Programın makroekonomik çerçevesi oluşturulurken; dönem içerisinde, belirsizlik ortamının azalacağı, küresel büyümenin tedrici olarak artacağı, ticaret ortaklarının ılımlı büyüyeceği, finansal piyasalardaki dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin azalacağı, Fed’in faiz artırımlarının tedrici olacağı ve bu kararların ekonomi üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı, büyümenin finansmanında yurt içi tasarruflarla birlikte yabancı sermaye girişinin belirli bir katkıyı sağlayacağı, dış ticaret hadlerinde göreli bir iyileşme olacağı varsayılmıştır.

·         Geçen yıl yayınlanan Orta Vadeli Program'da (OVP), 2015 için öngörülen  yıllık %3'lük büyüme rakamı, yeni OVP'de yıllık % 4’e çekilmiştir. 2016 yılı için büyüme yıllık % 4'ten  % 4,5’e revize edilirken, söz konusu rakam 2017 yılı için % 5,0 (önceki 4,5%), 2018 için de % 5 olarak tahmin edilmiştir.

·         Önceki OVP'de bu yıl sonu için yıllık %7,6 olarak beklenen TÜFE tahmini,  yıllık %8,8'e, 2016 için yıllık %6,5'tan  yıllık %7,5’a, 2017 için ise yıllık %5,5'ten  %6,0'a çıkarılmıştır. 2018'de de TÜFE için %5 tahmini aynı bırakılmıştır.

·         Merkezi yönetim bütçe açığının, 2015’de GSYH’nin %1,2 (önceki %1,3), 2016’da %1,3 (önceki %0,7), 2017’de %1,0 (önceki %0,6) , 2018’de ise %0,8 olması beklenirken (önceki %0,4), FDF (faiz dışı fazla)’nin, 2015’de GSYH’nin %1,5 (önceki %1,5), 2016’da %1,2  (önceki %1,8), 2017’de %1,4 (önceki %1,9) ve 2018’de %1.4 (önceki %2,0) olması beklenmektedir.


·         AB tanımlı kamu borç stoğunun, 2015’de GSYH’nin %32,6’a (önceki %34), 2016’da %31,7’e (önceki %32,8), 2017’de %30,5’e (önceki %31,3) ve 2018’de %29,5’e (önceki %30) gerilemesi beklenmektedir.

      Özetle; yüksek büyüme amaçlanırken, maliye politikası gevşetiliyor. Enflasyon konusunda daha gerçekçi hedefler belirlenmiş olması olumlu. Ancak, makroekonomik çerçeveye ilişkin varsayımlar, gerçekçi olmadığı kadar oldukça iyimser. Jeopolitik risklerin uzun sürmemesi ve olumlu bir küresel konjonktür halinde OVP'deki büyüme hedeflerine yaklaşılması mümkün olabilir. Fakat büyüme performansının zayıflaması halinde bütçe hedeflerinin de gerçekleşmesi pek de kolay gözükmüyor. 

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.