Bu Blogda Ara

19 Aralık 2023 Salı

19 Aralık 2023 - Küresel Finans Piyasalarında Dönüşüm: Derinlemesine Bir Analiz ve Yatırımcı Perspektifleri


Küresel finans arenasında, dinamikler sürekli evrim geçiriyor ve bu değişimler yatırımcıların stratejilerini belirgin şekilde etkiliyor. 2024 yılına doğru ilerlerken, Türk hisse senetleri piyasasından global ekonomik göstergelere kadar uzanan geniş bir spektrumda meydana gelen olaylar, finansal piyasaların geleceğine dair önemli ipuçları sunmakta. Bugünkü yazımızda, son gelişmeleri ve bunların yatırım kararları üzerindeki potansiyel etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz.

Türk Hisse Senetleri Piyasasındaki Volatilite: Son günlerde Türk hisse senetleri piyasası, önemli ölçüde satış baskısı altında kalıyor. Özellikle halka arz edilen hisselerdeki sert satışlar, 'halka arz çılgınlığı'nın son bulup bulmadığına dair spekülasyonlara neden olmuyor. BIST100 endeksinin %2.5 oranında düşüşü, yatırımcıların risk algılarında artışa işaret etmekte.

TL Mevduat Faizlerindeki Artış ve Ekonomik Etkileri: TL mevduat faiz oranlarının %50'ler seviyesine çıkması, iç piyasadaki talebi olumsuz etkileyebilir. Merkez Bankası Başkanı'nın bu yöndeki talepleri ve faiz oranlarının daha da yükselebileceği yönündeki beklentiler, hisse senetleri piyasasında mevcut satış baskısının temel nedenleri arasında değerlendirilebilir.

Ekonomik Politikaların Makro ve Mikro Düzeydeki Yansımaları: Uygulanan ekonomik politikaların mikro düzeyde yarattığı zorluklar, makro düzeyde olumlu sonuçlar doğurabilir. Bu bağlamda, tahvil faizlerindeki düşüş ve döviz kurlarındaki stabilizasyon, bu politikaların makroekonomik faydalarını göstermektedir.

Kızıldeniz'deki Gerginlik ve Küresel Etkileri: Yemenli Houthi militanlarının Kızıldeniz'deki ticari gemilere yönelik saldırıları, küresel ticaret üzerinde önemli etkiler yaratıyor. ABD'nin bölgeye koruma timi gönderme kararı ve navlun fiyatlarında meydana gelen artış, bu gerginliğin uluslararası ticaret üzerindeki potansiyel etkilerini vurgulamakta.

Sigara Fiyatlarındaki Artış ve Ekonomik Etkileri: Önümüzdeki yıl sigara fiyatlarının ciddi oranda artması bekleniyor. Habertürk'ün haberine göre, 1 paket sigaradan alınacak verginin 51.5 TL'ye çıkması, tüketici fiyat dinamiklerinde önemli değişikliklere yol açabilir.

Küresel Ekonomik Göstergeler ve Analizi:

  • Petrol fiyatları, Kızıldeniz'deki olayların bir sonucu olarak artış gösterdi.
  • Türkiye'de konut fiyatlarının yıllık %86,5 oranında artışı dikkat çekicidir.
  • Almanya IFO İş Dünyası İklim Endeksi'nde gözlenen düşüş, ekonomik belirsizlikleri gözler önüne sermekte.
  • ABD hisse senedi piyasaları, Federal Rezerv politikaları ve diğer global gelişmeler ışığında dalgalı bir seyir izliyor.

2023 yılının son günlerine doğru ilerlerken, finans piyasaları birçok farklı faktörden etkilenmekte. Türkiye'deki hisse senetleri piyasasından global ekonomik göstergelere kadar uzanan bu faktörler, yatırımcıların geleceğe yönelik stratejilerini şekillendirme sürecinde hayati önem taşımakta. Bu volatil koşullar altında bilgiye dayalı ve özenli kararlar alınması oldukça elzem.

18 Aralık 2023 Pazartesi

18 Aralık 2023 - Küresel Ekonomide Denge Oyunu: Türkiye ve Dünya Piyasalarındaki Son Gelişmeler

Moody's ve Türkiye'nin Kredi Notu Paradoksu

Geçtiğimiz haftalarda ekonomik gündem, Moody's'in beklenmedik bir şekilde Türkiye'nin kredi notunu güncellememesi ile hareketlendi. Bu karar, özellikle CDS risk priminin 290 baz puan seviyelerine düşmesi ile birlikte, Türkiye'nin kredi notunun görece düşük kalmasının yarattığı uyumsuzluğu daha da belirginleştirdi. Piyasalar, Moody's'in bu tutumunu nasıl yorumlamalı? Bu durum, uluslararası yatırımcıların Türkiye ekonomisine bakışını nasıl etkileyecek? hep birlikte göreceğiz.

TCMB'nin İyimser Enflasyon Beklentileri

Türkiye ekonomisindeki enflasyonist baskılarla mücadele devam ederken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) son Piyasa Katılımcıları Anketi önemli bir iyileşme işareti verdi. Anket sonuçlarına göre, bir yıl sonrası için TÜFE enflasyon beklentisi %43.9'dan %41.2'ye geriledi.

Konut Piyasasında Düşüş Trendi

Türkiye'nin konut piyasasında ise farklı bir senaryo ile karşı karşıyayız. Kasım ayında gerçekleşen konut satışları, geçen yılın aynı ayına kıyasla %20.6'lık bir azalış gösterdi. Ancak, bu durum genel trendlerin bir parçası olarak değerlendirilmeli. Yılın ilk 11 ayında ortalama aylık satış rakamlarına bakıldığında, konut satışlarının istikrarlı bir seyir izlediği görülüyor.

İlaç Sektöründe Fiyat Güncellemesi ve Enflasyon Üzerindeki Etkisi

Sağlık sektöründe ise ilaç fiyatlandırmasında önemli bir değişiklik yaşandı. Resmi Gazete'de de yayımlanmasıyla, ilaç fiyatlandırmasında baz alınan Euro/TL kuru %25 oranında güncellendi. Bu durum, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) enflasyonuna doğrudan etkisiyle yaklaşık 0.2 puanlık bir artışa yol açabilir. Sağlık harcamalarının enflasyon üzerindeki etkisi, ekonomi politikalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak.

FED'in Piyasa Üzerindeki Etkisi ve TCMB Faiz Kararı

Küresel ölçekte ise Amerikan Merkez Bankası (FED)'in faiz politikaları dikkat çekici. FED'in güvercin tavrına rağmen, bazı bölge başkanlarının şahin açıklamaları, piyasa iyimserliğini bir miktar sönümlüyor. Bu durum, Türkiye Merkez Bankası'nın (TCMB) bu haftaki faiz kararı öncesinde piyasaların nasıl bir rota izleyeceğini merak konusu yapmakta. Piyasa beklentisi 250 baz puanlık bir faiz artırımı yönünde olmasına rağmen, güçlü perakende satışlar TCMB'nin daha agresif bir tutum sergilemesine neden olabilir.

Küresel Piyasalarda Dalgalanmalar

Ek olarak, ABD borsalarının ardışık yedinci haftayı da pozitif kapatması, ekonomik iyimserliğin devam ettiğine işaret ediyor. Ancak, bu iyimserlik dengeli bir yaklaşım gerektiriyor. Özellikle ABD'de sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı ve imalat sanayi PMI verilerinin beklentilerin altında kalması, piyasalarda belirsizlik yaratıyor.

Hem Türkiye hem de küresel ekonomi için dengelerin sürekli değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Ekonomi politikaları, merkez bankalarının faiz kararları ve piyasa dinamikleri bu dengelerin kritik unsurları olarak ön plana çıkıyor. İlerleyen günlerde, bu değişkenlerin ekonomi üzerindeki etkilerini daha net bir şekilde gözlemleyeceğiz.

16 Aralık 2023 Cumartesi

Türkiye Ekonomisi için CDS Düşüşünün ve Moody's Kararının Gizli Anlamları


Türkiye'nin CDS Seviyesinde Son Durum!

Ekonomi dünyasında, bazen beklenmedik gelişmeler, gerçekten ne olup bittiğini anlamak isteyenler için altın değerinde fırsatlar sunar. Türkiye'nin 5 yıllık CDS seviyesinin 285'e düşmesi ve Moody's'in beklenen kredi notu güncellemesini yapmaması, bu türden bir olay. Bu iki önemli gelişme, Türkiye ekonomisinin güncel durumu ve geleceği hakkında ne anlatıyor?

Moody's, Türkiye'nin Kredi Notunu Değiştirmedi!

Kredi Temerrüt Takası (CDS), bir ülkenin ya da şirketin borcunu ödeyememe riskini ifade eden bir göstergedir. Düşük CDS seviyeleri, yatırımcıların o ülkeye olan güveninin yüksek olduğunu gösterir. Türkiye'nin CDS seviyesinin 285'e düşmesi, uluslararası yatırımcıların gözünde Türkiye'nin kredi riskinin azaldığını ve ekonomik istikrarın arttığını gösteriyor. Bu durum, ekonomik göstergeler açısından olumlu bir işaret olarak kabul edilir.

Moody's'in Türkiye Kredi Notu Kararının Ardındaki Gerçekler

Kredi derecelendirme ajansı Moody's'in, Türkiye'nin kredi notunu güncellememesi piyasalarda bazı soru işaretleri yarattı. Moody's, en son Türkiye'nin kredi notunu "B3" seviyesinde ve görünümünü "durağan" olarak belirlemişti. Bu durum, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu zorlukları ve potansiyel riskleri göz önünde bulundurarak yatırımcılara temkinli bir mesaj veriyor.

Türkiye Ekonomisi için CDS Düşüşünün ve Moody's Kararının Anlamı

Türkiye'nin ekonomik geleceği, hem yerel hem de uluslararası aktörler için kritik bir öneme sahip. CDS seviyelerindeki düşüş ve Moody's'in kredi notu kararı, Türkiye ekonomisine dair karmaşık bir tablo sunuyor. Yatırımcılar ve politika yapıcılar için bu durum, ekonomik stratejilerini gözden geçirme ve geleceğe dair sağlam adımlar atma fırsatı sunuyor. Türkiye ekonomisinin ilerleyen dönemlerde nasıl bir yol izleyeceği, yapılan reformlar ve uluslararası ekonomik koşullarla yakından ilişkili olacak.

Sonuç:

CDS seviyelerindeki düşüş, Türkiye ekonomisinde olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, Moody's'in kredi notunu değerlendirmemiş olması, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu riskleri de gösteriyor. Türkiye ekonomisinin geleceği için daha net bir tablo çizmek için, yapılan reformların ve uluslararası ekonomik koşulların yakından takip edilmesi gerekiyor.

2 Ağustos 2018 Perşembe

Sektörel Bilanço Nedir? BIST Şirket Bilançolarının Sektörel Rasyoları


Bildiğiniz üzere muhasebede çift yönlü hesap sisteminin bir gereği olarak bilanço’daki aktif ve pasif yönler birbirine eşittir. Aktifler; işletmenin sahip olduğu varlıkları, pasifler ise bu varlıkların sağlandığı yabancı kaynakları ve özsermayeyi göstermektedir.

Bundan tam 8 sene önce bilanço’un ne olduğunu ve neyi ifade ettiğini Bilanço Nedir? başlıklı bir yazıyla basit anlaşılabilir bir örnekle anlatmaya çalışmıştık. Şimdi ise bir miktar bilanço analizine değineceğiz. Bilanço’nun analiz edilmesiyle şirketler için kayda değer birçok bilgi kısa sürede edinilebilmektedir. Tıpkı şirketin o anki fotoğrafının çekilmesi gibi, şirketin parayı nereye bağladığı ve bu parayı nereden bulduğunu rahatlıkla gözlemleyebilmekteyiz.

Bilanço’da 5 temel başlık vardır. Aşağıda yer alan bu 5 başlığı ve yönlerini (aktif mi pasif mi) asla unutmazsanız herşey kolaydır.

AKTİF HESAPLAR
(VARLIKLAR)
PASİF HESAPLAR
(KAYNAKLAR)
1- Duran Varlıklar
2- Dönen Varlıklar
3- Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
4- Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
5- Özkaynaklar

Peki bir şirketin sadece bilançosuna bakarak (ancak ismini bilmeden) o şirketin hangi sektörde faaliyet gösterdiği konusunda fikir yürütebilir miyiz?

Sorunun cevabı; Evet.

Sadece bilanço’ya bakarak bir şirketin üretim şirketi mi yoksa ticaret şirketi mi olduğu konusunda rahatlıkla fikir yürütebiliriz. Örneğin, üretim yapan bir şirketin duran varlıklarının toplam aktif içerisindeki payının yüksek olması beklenir. Çünkü üretim yapan şirketler üretimlerine devam edebilmesi için birçok duran varlık (bina+tesis+makina...vb) yatırımı yapmak durumundadır. Şirketin faaliyeti daha da yüksek yatırım gerektiren ağır sanayi ise duran varlıklar hesabının toplam aktif içindeki payının normalden daha da yüksek olması beklenir. Perakende şirketlerinde ise, durum tam tersidir. Perakande şirketlerinin bilanço’suna baktığımızda bu sefer dönen varlıklarının toplam aktif içerisindeki paylarının yüksek olduğunu görürüz. Çünkü bu tarz şirketlerin üretim yapmak gibi bir amaçlarının olmaması sebebiyle, ticari güçlerini koruyabilmek adına ya nakit kalmayı tercih edebilir, ya da ticari bir fırsat varsa eğer stok doldurmayı tercih edebilmektedir.

Aşağıda  bazı BIST şirketlerine ait 31/12/2017 tarihli bilançoları üzerinden hesaplanan bazı finansal bilgileri iletiyorum.

15 Mart 2018 Perşembe

32 Sayılı Karar Ne Getiriyor?


Küreselleşen dünyada 2008 mortgage krizinden bu yana ekonomi politikaları sil baştan değişmeye, yeniden tanımlanmaya başlamıştır. Serbest piyasa ekonomisinin lokomotif ülkelerinin yıllardır tüm dünyaya dayattığı serbest piyasaya yönelik politikalar, yerini serbest piyasadan uzaklaşan devletin birçok noktaya müdahale ettiiği, bir takım kotalarla ve vergilerle kendi ülkesinin çıkarlarını gözeten korumacı politikalara dönüşerek serbest piyasanın tüm dinamiklerini alt üst eden bir yapıya evrilmiş durumdadır.

Dövizle Borçlanmada Değişim Başladı

Dövizle dolaşmanın bile yasak olduğu 1980 dönemlerinden çıkan Türkiye, küreselleşen dünyada serbest piyasa ekonomisine mümkün olduğunca ayak uydurarak (%100 başardığı elbette söylenemez) bugünlere kadar gelmiştir. Şimdi ise, bu değişim rüzgarından nasibini almaya başlamaktadır.

Üretim ve Katma Değerden Uzaklaşan, Tüketim Odaklı Türkiye

2002-2008 döneminde küresel piyasalardaki ucuz ve bol likitidenin getirmiş olduğu iyimser rüzgarları arkasına alan Türkiye ekonomisi, diğer tüm gelişmekte olan ülkelerle birlikte büyümeye devam etmiş, 2008 krizi sonrasında Türkiye gibi yüksek faiz ve getiri imkanı sunan gelişmekte olan ülkeler cazip halde kalmaya devam etmiş ve bugüne kadar gelinmiştir. Hemen hemen 16 yıllık bol ve ucuz likitide döneminde üretimden gittikçe uzaklaşan, tüketim (hatta son yıllarda büyük ölçüde inşaat) odaklı büyüme modeliyle hareket eden Türkiye, bu dönemin getirmiş olduğu imkanları üretime ve katma değere yatırmayarak değerlendiremediği gibi, tüketim nedeniyle geleceğinden de çalarak ödenmesi mümkün olmayan devasa borçlar yaratmıştır.

Türkiye’nin Dış Borç Stoku Ne Kadar?

Dış borç 2017 sonu itibariyle 450 milyar USD’ye yakın bir seviyeye yükselmiş durumdadır. 2023 yılında 500 milyar USD ihracat hedefi bulunan Türkiye’nin 2017 yılı ihracat tutarı ise 157 milyar USD’dir. (Bu hedefin oluşturulduğu 2011-2012 döneminden beri bu tutar hemen hemen aynı seviyededir.) İthalat ise, 234 milyar USD’dir. Yani ihraç ettiğimizden fazla ithal etmekteyiz. 2017 yılında +157-234= -77 milyar USD  dış ticaret dengesi açık vermiş durumdadır. Yani borcu kapatmak için yurtdışından döviz gelmemektedir. Bu tablodan uzunca bir süre daha gelmeyeceği de rahatça anlaşılabilmektedir. Yurtiçi yerleşiklerin 2017 sonu itibariyle yabancı para mevduatı ise, 201 milyar USD seviyesindedir. Turizm gelirleri veya doğrudan yabancı yatırımlar gibi bir takım döviz girdilerini dikkate almazsak, Türkiye bu borcu asla ödeyemecektir.

Türkiye’nin Dış Borcu Ödenemez Seviyelere ulaşmıştır

Bu tabloyu birileri farketmiş olacak ki, ne yapalım da bu dövizle borçlanmayı sınırlandıralım/azaltalım ve uzun vadede dövizle borçlanmanın getirmiş olduğu kur risklerini minimize ederek piyasayı kontrol altında tutalım diyerek, serbest piyasa ekonomisini alt üst edecek tepeden inme bir yaklaşımla, kamuoyunun görüşünü dahi almadan düzenlemelere gidilmiş ve yapılacak uygulamaların ilk kısımları resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Peki 32 Sayılı Karardaki Değişiklikler Ne Getiriyor?

Yapılan/yapılacak düzenlemelere ilişkin görüş ve değerledirmelerimizi aşağıdaki gibidir;

25 Ocak 2018 tarihinde resmi gazete yayınlanan değişlikle birlikte, 02 Mayıs 2018’den itibaren 15 milyon USD altında döviz kredisi olan şirketlerin kullanabilecekleri döviz kredisi tutarı son 3 yıl döviz gelirleri ile sınırlandırılmış, bazı şirketler ve döviz kredileri için ise istisnalar getirilmiştir. İlgili tarih itibariyle 15 milyon USD ve üzerinde kredisi olan şirketler için ise herhangi bir kısıtlama öngörülmemiştir. Piyasadaki kur risklerinin azaltılmasını amaçlayan bu kararın iki aşamalı düzenlemenin ilk aşaması olduğu ve ikinci aşamada da döviz kredisi kullanan şirketlere taşıdıkları açık pozisyonları üzerinden hedge etme zorunluluğu getirileceğinin planladığı bilgisi açıklanmıştır.







17 Şubat 2018 tarihlinde resmi gazete yayınlanan yönetmelik, 15 milyon USD üzerinde döviz kredisi bulunan şirketler için getirilen düzenlemenin takip alt yapısını oluşturma amacıyla yayınlanmıştır.


32 sayılı kararın değiştirilmesindeki amaç her ne kadar dövizle borçlanmayı sınırlandırmak ve döviz talebini azaltarak piyasada maruz kalınan kur risklerini azaltmak olsa da, yapılan değişiklikler ve uygulamaya ilişkin yapılan açıklamalar tam tersine dövize talebi artıran ve TL faizlerin daha da yükselmesine sebep olabilir niteliktedir.

27 Kasım 2017 Pazartesi

Fed Bilançosunun Küçültülmesi ve Olası Etkileri

Merkez Bankası'nın periyodik olarak çeyrek dönemlerde yayınladığı Enflasyon Raporlarının içerisinde KUTU adı altında bilgilendirme bölümleri bulunmaktadır. Bu bölümler işlenen konu bazında okuyucuyu oldukça sade bir dil ile bilgilendiren değerli çalışmalar içeriyor. Dönem dönem burada yazılanlardan faydalandığımı belirtmek isterim.

En son yayınlanan Enflasyon Raporu'nun 20-22. sayfalarında yer alan 2.1 nolu KUTU'da yer alan "Fed Bilançosunun Küçültülmesi ve Olası Etkileri" başlıklı çalışmayı burada aynen paylaşıyprum. Faydalı olması dileğiyle.


Fed yetkilileri, Eylül 2017 toplantısı sonrasındaki açıklamalarında, bir süredir iletişimini devam ettirdikleri bilanço küçültme programına Ekim ayı itibarıyla başlanacağını duyurmuştur. Bu kutuda söz konusu programın ne şekilde gerçekleştirilmesinin planlandığı ve programa hangi nedenlerle ihtiyaç duyulduğu özetlenmeye çalışılmış, programın sonuçlarına ilişkin olası senaryolar ve faiz politikası ile ilişkisi tartışılmıştır.

Küresel kriz öncesinden bugüne Fed bilançosunun nasıl değiştiği Tablo 1’de özetlenmiştir. Merkez bankaları para politikası uygulamalarında piyasa işlemlerine başvurmakta ve bu işlemler için genellikle devlet tahvillerinden oluşan bir finansal varlık portföyü tutmaktadır. Fed’in kriz öncesi bilançosunda görülen finansal varlıklar bu çerçevede değerlendirilebilir. Kriz sonrası bilanço incelendiğinde ise bu miktarın yaklaşık beş katına yükseldiği görülmektedir. Bu durum üç aşamada uygulamaya konulan tahvil alım programlarının bir sonucu olmuş ve Fed bu yolla para arzını artırırken bilançosunun yükümlülük kısmında ise “banka rezervleri” kalemi yükselmiştir (Grafik 1). Sonuç olarak, kriz öncesinde Fed’in bilançosu GSYİH’ye oran olarak yaklaşık yüzde 5 seviyesindeyken, bugün yüzde 23 seviyesine kadar yükselmiştir.

23 Kasım 2017 Perşembe

Eximbank Reeskont Kredilerinde Sınırlama

Mevcut piyasa koşullarından ötürü TCMB yaklaşık 1 aya yakın bir süredir Eximbank Reeskont
Kredisi kullanımlarında limit uygulamasına geçmiş durumda. Bu dönemde kredi başvurusu bulunmayan Şirketler konudan haberdar olmayabilir.

Uygulama ile birlikte belirlenen limitler haricindeki kredi kullanımları ileri tarihlere ötelenmektedir. Ayrıca başvuruda geç kalınması durumunda istenen tarihlerde kredi kullanımı yapılamamaktadır.

Biliyoruz ki piyasada Eximbank reeskont kredilerini kullanan birçok şirket var. Dolayısıyla, bu krediler ihracatın finansmanında önemli rol oynuyor. Burada yapılacak ufacık bir kısıtlama birçok şirketi ciddi yükler altına sokabilir ve ihracatı sekteye uğratabilir. Eximbank'dan veya TCMB'den bu duruma ilişkin kamuoyuna açıklanan herhangi bir bilgi yok. Süreç hakkında bir açıklama yapılsa fena olmaz hani.

Uygulamanın ne kadar süreceği şu an için bilinmiyor ancak görünen o ki limitler gittikçe azalıyor. TCMB'de kaynak sıkıntısı mı başgöstermiş durumda bilemiyorum ancak işlerin yolunda gitmediği kesin.

Şirketlerin, kredi başvurularını bu şartlara göre öne çekmesinde fayda olduğunu düşünüyorum ancak yine de talep edilen kredilerin istenen tarihlerde kullanılacağının garantisi verilememektedir.

Sonuç olarak, Eximbank başvurularınızın takibi konusunda gerekli tedbirlerin alınması bu dönemde oldukça önemli. Yakın dönemde reeskont kredisi kullanımınız varsa biran evvel Eximbank'ı aramanızı tavsiye ederim.

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.